İSLAM’DA BEDENİ ÖRTMEKTEKİ HİKMET VE
ÖLÇÜLER
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. İnsan için
elbise fıtrattır. Yani insanoğlu yaratılış icabı, soğuktan ve sıcaktan korunmaya
muhtaçtır ve bunun için elbise gereklidir. Hayvanlar bu ihtiyacı güzelim tüy ve
kürkleriyle bazıları ise kıl ve yünleriyle sağlıyorlar. Yaz ve kış giyecekleri
de birbirinden farklı. Doğal olarak yazın tüylerini döküp kış gelinceye kadar
da büyütüyorlar. Yılanlar bile harika kostümlerini yılda bir kere mutlaka
değiştiriyorlar. Hayvanlar aleminde durum bu. Peki insan doğal kürk ya da
benzeri kıyafetlere sahip olmadığına göre ne yapmalıdır? Elbette kendi imal
ettiği ürünlerden giyinerek sıcak ve soğuktan korunacaktır. Bunun yanında insan
şerefli bir varlık olması hasebiyle de elbiseye ihtiyaç duyar. Onunla ayıp ve
çirkin yerlerini bir başka ifadeyle cinsel dürtüleri harekete geçiren ve insanı
kişiliğiyle değil de cinsel kimliğiyle öne çıkaran yerlerini örter. Bu durum bir
toplum içerisinde yaşamak zorunda olan insana şeref, varlık ve devamlılık
kazandırır. Elbiseye bürünmek insanı soğuk ve sıcaktan koruması yanında insanın
toplum içinde kimlik ve değer sahibi bir kişilik olarak boy göstermesine
sebeptir. Ayrıca “giyinmek” kadın erkek, yaşlı genç gibi sınıfların tanınmasına yaradığı gibi
farklı milletlerin tanınmalarına ve birbirlerinden ayırt edilmelerine de yarar.
Dolayısıyla giyinme olgusu toplumdaki herkesi ilgilendirir. Erkek ve kadın;
yaşlı, genç ve çocuklar hep toplumsal konumlarına göre giyim kuşama sahip
olurlar. Bu durum hayatı kolaylaştıran unsurlardandır.
İslam dini
her konuda mensuplarını bilgilendirerek yol gösterdiği gibi giyim kuşam konusunda
da aynı ilkesini sürdürmüştür. Erkek ve kadının giyim kuşam konusundaki ortak ve
ayrılan noktalar şöyle özetlenebilir:
Öncelikle Fıkıh’ta
“avreti galiza” denen birinci dereceden cinsel bölgeler ön ve arka kısım örtülmelidir.
Buraları açmak direk cinsel duyguları harekete geçireceğinden kişi ve
dolayısıyla toplum bundan zarar görecektir. Bu tür cinsel bölgelerin açılması
insan şeref ve haysiyet duygusunu zedeler. En ilkel insan topluluklarında bile
mevzubahis yerlerin örtülmeye çalışıldığını görürüz. Bu da bize örtünmenin
yaratılıştan gelen bir duygu olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Kadınlar
ve erkekler bu birinci dereceden avret sayılan yerlerini -sağlık sorunu hariç- hiç
kimseye gösteremezler / göstermemelidirler.
İkinci dereceden
cinsellik arzeden yerler öncelikle avret yerlerinin etrafında olan göbekle diz
kapağı arasındaki bölgedir. Bu erkek ve kadın için aynıdır. Kadınlardaki cinsel
bölgeler ise bununla sınırlı değildir. Mesela erkeklerde göğüsler önemsiz bir
ayrıntıyken kadınlar için göğüsler önemlidir. İkinci dereceden cinsel sayılan
bu bölge de mutlaka örtülmelidir. Çünkü direk cinsellik mesajı içermektedir.
İslam’da da bu bölgeler de “avreti galiza” denilen yerlere dahildir. Erkek ve
kadınların ikinci dereceden avret sayılan bu yerlerini de kimseye
göstermemeleri gerekir. Bunun dışında kalan yerler “avreti hafife” sayılabilecek
kısımlardır. Buralar baş, sırt, karın, omuz, boyun, kollar ve dizden aşağı
bacak ve ayaktır. Hanımların bu yerlerini zaruret olduğunda Müslüman kadınların
yanlarında ya da mahrem erkeklerin ( dedesi, babası, kardeşi, süt kardeşi,
oğlu, süt oğlu vb.) yanlarında açmalarında sakınca yoktur. Bu yerler gayri
müslim ve müşrik kadınlara ise gösterilemez. Çünkü bu kadınların arasında
ahlaki düşüklük bulunan kadınlar bulunur. Kendilerinden gelebilecek yahut kendi
erkeklerine anlatmalarından doğacak zararlardan korkulur. Bugünkü Müslüman
kadınların arasında da ahlaki zaafiyetin yaygınlaştığı düşünülürse biz baş
dışındaki işaret edilen yerlerin kadınlara karşı da sakınılmasını tavsiye
ediyoruz.
Göbekle diz
kapağı arasında kalan yerlerin dışında erkekler için avret yeri
bulunmamaktadır. Bundan sonrası erkek için takvalı olmak ve takva elbisesini
giyerek kendisini haramlardan korumaktır.
Müslüman
kadın için ise mahremi olmayan erkeklere ve Müslüman olmayan kadınlara karşı
örtmesi gereken yerleri vardır. Bunlar el ve yüz dışında kalan bedenin tamamıdır. Buraların mahrem
olmayan erkeklere gösterilmesi haram ve günahtır. Zaruret yahut kaçınılması
imkansız hallerin dışında Müslüman hanımlar bu ölçülere azami derecede dikkat
göstermelidirler.
Bedende
nerelerin örtüleceği ve kimlere karşı ne ölçüde sakınılacağı konusu bu
şekildedir. Fakat İslam’da kıyafetteki ölçüler bununla sınırlı değildir. Bunun
dışında elbisedeki nasıllık (keyfiyet) konusu da ayrıntılı biçimde
açıklanmıştır.
Erkek erkek
kıyafeti kadınlar ise kadın kıyafeti giymelidir. Bu durum toplumda cinslerin
fark edilmelerini kolaylaştırır. Cinsler böylece kendi cinslerine ait duyguları
korumakta elbiselerinden de yardım almış olurlar. Erkeklere benzeyen kadınlarla
kadınlara benzemeye çalışan erkekler şiddetle uyarılmış ve bunun olmaması için
hukuki tedbirlerden yardım alınmıştır.
Şeffaf
elbiselerden kaçınılması gerekir. Çünkü şeffaf elbiseler bedeni örtmüş
sayılamaz. Hatta normal çıplak halden daha fazla dikkat ve şehvet uyandırıcı
dahi olabilir. Bu durum ahlak ve edebe uygun değildir. Kişi ve dolayısıyla
topluma zarar vericidir.
Dar olmayıp
beden kıvrım ve çıkıntılarını örtmelidir. Dar elbiseler de bedeni örtmüş
sayılamazlar. Şeffaf elbiselerdeki durum bunlarda da geçerlidir. Ahlaka ve edebe
uygun değillerdir.
Bunun
dışında bir de tavsiye ve adap ölçüsünde bir kural daha vardır.
Elbiseler
şöhret için kibir ve gösteriş için giyilmemelidir. Allah rasulu s.a.v. “Herkim
böbürlenme kastıyla elbisesinin eteklerini yerlerde süründürürse cennetin
kokusunu bile alamaz” buyurmuştur.
Buraya kadar
anlattıklarımızda erkek ya da kadın açısından bir farklılık yoktur. Her
ikisinin elbisesi de avreti kapamalı şeffaf ve dar olmamalıdır. Erkeğin
elbisesi kadının elbisesine kadının elbisesi ise erkeğinkine benzememelidir. Her
ikisinin elbisesinde de riya ve gösteriş kokusu bulunmamalıdır.
İslam’ın
tesettür konusundaki hükümleri erkek ve kadınları korumak içindir. İslam’ın
kalesine giren kendini korur. Girmeyen ise kendisini tehlikelere maruz bir
şekilde bırakmış olur. İslam’da örtünmek imtihan olduğu kadar bir ibadet
biçimidir. Yukarıdaki anlattığımız ölçülere Allah’ın emrini yaşamak için dikkat
ve önem gösterenler hesapsız sevap ve mükafat kazandıklarından şüphe
etmemelidirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder