28 Kasım 2016 Pazartesi
kuran ve sünnet ilişkisi
Kuran Allah tarafından önce Hz. Muhammed’e ondan ashabına onlardan da tabiine ne bir harf eksik ne de fazla aynen aktarılıp korunarak bize kadar gelmiştir. Sünnet ise Hz. Muhammed’in Kuran’ı açıklaması, İslam’ı yaşaması ve bize öğretmesidir. Bu da ashabı kiram tarafından bize kadar gelmiştir. Kuranın korunması sünnetinde korunmasından geçtiğinden sünnette Kuran gibi aynen korunup kollanmıştır. Kuran sünnet olmadan doğru anlaşılamayacağına göre Kuran’ı aktaranlar onun açıklaması mahiyetindeki sünneti de aynen aktarmışlardır. Kuran manalarının yanlış anlamlara çekilmesinin önündeki engel işte bu sünnettir. Sünnet olmadan Kuran’ın korunduğunu söylemek hatalıdır. Çünkü manaları korunmadan Kuran korunmuş sayılamaz. Kuran metin olarak korunmuş, sünnet ise onu mana ve mefhumuyla korumuştur. Bu görevi de Kuran’ı aktaran kişilerin bizzat kendileri yapmıştır. İşte bu gerçek anlaşılmadan İslam dini anlaşılamaz. Çünkü bu gerçek İslam’ın temelidir. Bu temel böylece kabul edilmeden Müslüman da olunamaz. Sünneti inkâr edenler Kuran’a reyleri, indi yorumları ve günlük anlayışlarıyla yaklaşırlar. Bu ise Kuran’ı tahrif etmekle aynı şeydir. Ondaki gerçek manayı aktarmayıp kişinin kendi yorumuyla hakiki manayı örtmesi, kaldırması, tevil edip çevirmesi Kuran’ı aslından uzaklaştırmaktır. Günahların en büyüğü Allah’ın sözlerini çarpıtmak onun demek istemediğini dedirtmek olmaz mı? Bu aynı zamanda Allah iftira etme ve onu adına bir şeyler uydurmak anlamına gelmez mi? “Allah yalan iftira edenden daha zalim kim olabilir?” En büyük zulüm Allah adına yalan söylemektir. Kuran, sünnet sayesinde doğru anlaşılmış ve doğru aktarılmıştır. Kuranın sadece lafızları değil manası da korunmuştur. Bu korumayı sünnet gerçekleştirmiştir.
ERCAN ÇAYLAR
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder