26 Mart 2016 Cumartesi

BİR KIYAMET ALAMETİ OLARAK “GİYİNMİŞ ÜRYANLIK”VE NEBEVİ MUCİZE
İmam Müslim çok meşhur sahih hadis kitabında öyle bir hadis zikretmektedir ki okuyanları hayrete düşürmemesi ve gerçekleşen nebevi mucize karşısında peygamberin haklılığının teslim edilmemesi mümkün değildir. Bu hadis Müslim’in “Libas” ve “Cennet” kitaplarında, her ikisinde de “2128” rakamıyla zikredilen hadistir. Kıyamet alameti yahut ahir zaman alameti olarak zikredildiği kabul edilen bu hadis iki sınıf insandan bahsetmektedir. Bu sınıflardan biri insanları acımasızca sığır kuyruğuna benzeyen kamçılarıyla döven devlet vb. kurumların görevlileridir. Bu sınıftaki insanları incelemeyi bir başka yazıya erteliyorum. Bu yazımda ikinci sınıf olarak bahsedilen diğer gurubu incelemek istiyorum.
Hadiste bahsedilen ikinci sınıf insanlar giyinik oldukları halde çıplak olan kadınlardır. Bu kadınlar cennetin kokusunu alamayacak kadar rahmeti Rahman’dan mahrum olan bir sınıftır. Çünkü bu kadınlar başta Allah’ın örtü emrine muhalefet ederek büyük bir günah işlemelerinin yanında toplumsal bozukluğa ve zina yolunun açılmasına sebebiyet vermektedirler. Böylece yaptıkları cürüm katlanmakta ve her fitneye düşürdükleri insandan dolayı günahları gün be gün artmaktadır. Bunun yanında bu tipler yaptıklarını önemsemediklerinden tevbe de etmezler. Çünkü bu duruma alıştıklarından bundan bir zarar gelmeyeceğine inanmışlarıdır.“Toplum böyle”, “herkes böyle yapıyor” gibi düşünmek suretiyle kendilerini kandırarak çıplaklığın giyinmiş şekliniharis gözler ve tamahkar bakışlara sunan bu kadınlar cehennem ehli bir sınıfı oluştururlar. Şimdi bu nebevi mucize sayılması gereken hadisi zikredelim ve üzerinde yapılan yorumları sizlerle paylaşalım.
Allah Rasulu Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
“Cehennem halkından iki sınıf insan vardır ki ben onlara yetişmiş değilim. Bunlardan birincisi: Ellerinde sığır kuyruğuna benzeyen kamçılarıyla halkı döven bir gurup insandır.
Diğerleri ise giyinmiş üryan kadınlardır, ki meyledip meylettiren bu kadınların başları sağa sola meyleden deve hörgücü gibi yüksek ve göz önündedir. Bunlar asla cennete giremeyecek hatta kokusunu bile alamayacaktır. Halbuki onun kokusu şöyle şöyle uzaklıktan duyulmaktadır.” (müslim)
İbniAbdilber bu hadisin izahında şöyle demektedir: “Hz. Peygamber (s.a.v.) bu hadisinde giyim eşyası olarak altındakini gösteren ve şeklini belli eden şeyleri giyerek örtülmesi gereken yerlerini örtmemiş durumdaki kadınlardan bahsetmektedir.
Bu kadınlar sözde giyinik olsalar da gerçekte çıplaktırlar.”
AbdullfettahEbul Gudde şunları söylemektedir: “Bu hadis gerçekten peygamberlik mucizelerindendir. Çünkü Hz. Peygamberin haber verdiği şeyler meydana gelmiş bulunmaktadır. Birinci sınıf insanlar yöneticilerin köleleri ya da polis vb. topluluklar olup halkları döverek zulüm edenlerdir.
Giyinmiş üryan kadınlar ise dıştan giyinik oldukları halde çıplaklıktan ayırt edilemeyen bir görüntüyle insanları fitneye düşüren kadınlardır.”
Giyinik çıplaklık iki sebepten kaynaklanır. Birincisi ince ve şeffaf kumaşları yahut dantelli elbiseleri giymek suretiyle olandır. Bu tür giyinmenin çıplaklıktan farkı olmamak bir yana tam çıplaklıktan daha da etkileyici ve tahrik edici olmak bakımından çok daha kötüdür. Bu konu da Allah Rasulu’nun sünnetinden elimize şu nakiller ulaşmıştır:
Bir gün Allah Rasulu’nün baldızı Esma Binti Ebu Bekir Allah Rasulu’nun yanına girmişti. Üzerinde şeffaf bir elbise vardı. Allah rasulu derhal ondan yüzünü çevirmiş ve  “Ey Esma bir kız hayız görmeye başladığı yaşa eriştikten sonra el ve yüz dışında bedeninden bir yerini yabancılara göstermesi haramdır.” buyurmuştur.(Ebu Davut)
Yine bir gün Ebu Bekir (r.a.) ın kız torunu Hafsah, halası Hz. Aişe annemizin yanına şeffaf bir başörtüsüyle girince Hz. Aişe bu başörtüyü alıp yırtmış ve  “Allah nur suresinde ne indirdi bilmiyor musun?!” diyerek ona altını göstermeyen bir başörtüsü vermiştir.(Muvatta)
Bundan başka Hz. Aişe “Başörtüsü teni ve saçı göstermeyen örtüdür” demiştir.(Beyhaki)
Bu ölçü ışığında Müslüman bir hanımın teninin ya da saçın rengini göstermeyecek örtüler giymesi gerektiği anlaşılmaktadır.Böyle olmayan örtüler ise “giyinmiş çıplaklığa” örnek olarak gösterilebilir.
Elbisenin dar olması ve vücut hatlarını belli etmesi de giyinmiş çıplaklığın bir diğer şeklidir.
Nitekim Allah Rasulu’nun bazı uygulama ve sözlerinden bu hususa da özellikle dikkat ettiğini anlıyoruz. Mesela şu olayları inceleyelim:
“Allah Rasulu’nun çok sevdiği genç Usame b. Zeyd şunları anlatmıştır: “Allah Rasulu bana, kendisine DıhyetülKelbi’nin hediye ettiği giyimlik kalın bir Mısır kumaşı vermişti. Ben de onu hanımıma verdim. Allah Rasulu bana bir gün “Neden Mısır kumaşını giymiyorsun?” deyince ben : “Onu hanımıma vermiştim” dedim. O da bana : “Hanımına söyle de onu giydiğinde altına bir şey daha giysin. O kumaşın vücut hatlarını belli etmesinden korkarım.” buyurdu.(Ebu Davut, Ahmet)
Irak’tan dönen Münzir b. Zübeyr, annesi ve Aişe’ninkızkardeşi Esma binti Ebu Bekir’e Kuhistan dokuması Merv kumaşı getirmişti. O sıralar gözleri görmez hale gelmiş olan Esma (r.a.) kumaşı elleriyle yoklamış ve “Bunu Münzir’e geri verin!" demişti. Münzir buna üzülmüş “Anne bu kumaşın neyi var? Şeffaf değil ki!” deyince Esma r.a. “Şeffaf değilse de vücudun hatlarını belli eder.” Demiştir.(Beyhaki)
Hz. Ömer de hilafeti devrinde Müslümanlara dağıtılan Mısır kumaşı hakkında “Sakın bu kumaşı hanımlarınıza giydirmeyiniz!” demiş o sıra da biri “Ben giydirdim şeffaf değil” deyince Hz. Ömer “ Şeffaf olmasa bile vücudu belli eder” demiştir. (Beyhaki)
Buna göre ister kumaşın tene yapışması sebebiyle olsun isterse dikimin vücut hatlarına oturması sebebiyle olsun vücut hatlarını belli eden elbiseler giyinmiş çıplaklığa götüren elbiselerden sayılır.
Bu bilgiler ışığında bugün çokça kullanılan tayt ya da kot pantolonlarının durumu nedir?
Bu tür elbiseler şeffaf olmasalar da bedene yapışmaktadır. Özellikle bu tür elbiseler için yapılan kesimlerde vücut hatlarının ortaya çıkması için özel gayret edildiği görülmektedir. Müslüman erkeklerin bu tür kotları giymelerini en azından edebe aykırı bulduğumuzu belirtmeliyim. Fakatözellikle de Müslüman hanımların etek ve elbise gibi hanım elbiselerini terk edip kot pantolon giymelerini caiz görmediğimizi açıklamayı bir vazife sayıyorum. Bu tür kıyafetler şekil ve sıfatları itibarıyla “giyinmiş çıplaklık” olgusu içinde yer almaktadır.
Malesef günbegün olumsuz bir yerlere giden giyim şekilleriyle ve dur durak bilmeyen bir çıplaklık ve giyimli çıplaklık modalarıyla karşı karşıyayız. Bunlara karşı durmanın ve nesillerimizi bu yozlaşmadan korumanın en iyi yolu “İslami giyim ibadeti”ni yerli yerince uygulamaktan geçmektedir. Dikkatli ve sabırlı olmalı, ahir zamanda geleceği söylenen ve bizim de bugünler de şahit olduğumuz giyinik çıplaklığın cennet yolcuların tarzı olmadığını bilerek hayatımıza kendimize ve kıyafetlerimize çeki düzen vermeliyiz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder