BUGÜNKÜ CAHİLİYEYİ TANIYALIM
“Yoksa onlar
cahiliye idare ve hükmünü mü
arıyorlar? İyi anlayan bir toplum için hükümranlığı Allah’tan daha güzel kim
vardır?” (Maide, 5)
“(Ey
Müslüman hanımlar!) Evlerinizde oturun! Eski
cahiliye düzeninde olduğu gibi açık saçık sokaklarda gezmeyin; namazı
güzelce kılın, zekatı verin, Allah’a ve rasulune (gönülden) itaat edin!”
“Evlerinizde
okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın (gündeme alın ve konuşun!)
Allah lütuf sahibidir her şeyden haberdardır.” (Ahzab,33)
Cahiliye
kelimesi İslam’dan önceki tüm inanç tutum ve değerler için kullanılmaktadır. Bu
kavram esas itibarıyla Hz. Muhammed’in devrinden önceki durumları ifade etmekle
birlikte genel itibarıyla Allah’tan gelen bir bilgi ve inançtan yoksun
yaşanılan, heva ve heveslerin putlaştırıldığı her devir için söylenilmektedir. Dolayısıyla “cahiliye” bir zihniyet ve
hayat tarzının ifadesi olup her çağda varlığını hissettirebilir.
Kuran ve
sünnette geçen cahiliye nitelemelerini incelediğimizde karşımıza şu sonuçlar
çıkar:
• Bilgisizlik, hakikat yoksunluğu,
dünya ve ahiret gerçeklerinden habersizlik birer cahiliye durumudur. Buna bağlı
hurafe tutkunluğu, nesneleri veya insanları putlaştırma hali birer cahiliye görünümleridir.
• Irkçılık yapmak, kavim ve
kabilecilik peşinde koşmak, soy ve sülale davası gütmek tam bir cahiliye
batağına düşmek demektir.
• Fakiri daha fazla fakir eden,
toplumsal hastalıkları yaygınlaştıran, çöküşleri hızlandıran faizcilik,
kumarcılık, hortumculuk, yolsuzluk, rüşvetçilik
rantçılık, haksız kazanç cahiliyenin ekonomik görünümleri olarak kabul edilebilir.
Cahiliye
İslam’a zıt ve karşıt olan her şeydir. Cahiliyeyi bazen bir ideoloji, bazen bir
İzm, bazen bir sistem, bazen bir zihniyet ve bazen bir hayat tarzı şeklinde
görmek mümkündür. Fakat cahiliye kendisini ne olarak arz ederse etsin onda
değişmeyen bir mantık hakimdir: “O, Allah’a değil heva ve nefse kuldur; O
Allah’ın kanunlarını değil nefsaniyetten kaynaklanan heva ve heveslerini
kanunlaştırır. O gerçeği görmenin peşinde değil maddeyi, bedenleri, ömürleri ve
nimetleri şuursuzca sömürmenin peşindedir. O Allah’tan ayrı, Allah’ın
elçilerinden ayrı bir yönelişin adıdır.
Allah’ın
indirdikleriyle hükmedilmeyen her toplum bir cahiliye toplumudur. İdaresi,
siyaseti, öngörüşü, eğitimi, yargısı ve yürütmesi, düşünce ve zihniyeti
İslam’dan kaynaklanmayan, bunun yerine heva heveslerle sevk edilen bir toplum
ancak cahiliye toplumudur. Bu tür cahili toplumlar bir anarşi ortamından
diğerine, bir ahlak skandalından ötekine, bir yolsuzluktan öbürüne savrulmaya adaydır.
Bu tür toplumlarda cahiliyenin her türlü görüntüsü mevcuttur.
Aynı karede ekmek parası bulamayan
biçarelerle paraları havaya savuran zenginler yan yanadır. Zulüm haksızlık ve
bencillik kol gezerken; bananecilik nemelazımcılık toplumun hayat tarzıdır.
Şirk dini
ile hak din iç içedir. Hurafeler, yalan dolan efsaneler, asılsız işler,
kaynaksız sözler, insanların en mühim sığınağıdır. Bu tür toplumlarda günahın her türlüsü serbest olduğu halde sevap ancak
sistem kontrolünde işlenmek zorundadır. Hak din camilere ve mescitlere adeta
hapsedilmiştir.
Dine ahlaka
fıtrata ters olan her fikir ve davranış büyük bir özgürlükle açıkça savunulup
özendirilirken Hak dinin hakikatlerini söylemek bile cesaret ister.
Bu
toplumlarda zevk, eğlence, bedensel hazlar, maddesel güç ve kuvvetler
putlaştırılmıştır. Mana ve hakikatin, gerçek ve özün hiçbir değeri yoktur. Bunun için toplumda zevk vermeyen,
eğlenceye götürmeyen, bedensel bir hazzı vermeyen, maddesel güç ve kuvveti
göstermeyen hiç bir şey beğenilmez, hatta aşağılanır.
Cahili
toplumlarda kadının durumu
Modern
cahiliye toplumu iddia ettiğinin aksine kadını yücelten değil tam tersi aşağılayan
bir toplumdur. Çünkü kadın bu toplumda manası olmayan bir varlıktır; o sadece
bir işçi ya da memuredir. Ulvi olan her sıfattan mahrumdur. Cahili toplumlar
kadının eş olmasını anne olmasını aşağılamaktadırlar. Çünkü eş olmak anne olmak
onlara göre maddi yani paraya dönüştürülen bir değeri ifade etmez. Bunun için
namus şeref ve haysiyet duygularını önemsemez. Cahili zihniyet, bir toplumun
esas öğesinin eş ve anne olan kadın olduğu gerçeğini görmeyi asla istemez. Bunun için cahili toplumlarda kadın sadece bir zevk
ve haz nesnesidir,bir metadır.Yerinden
yuvasından koparıldığında solmaya mahkum bir çiçek gibi günü birlik faydalanılan
bir meta. Neticede solduğunda çöpe atılmaktan kurtulamaz.Cahiliye
toplumları için kadın bir görsel değerdir, bir reklam figürüdür. Ortalıkta
dimdik dolaşırken manasının ve ruhunun yerlerde sürünmesinin hiçbir önemi
yoktur.
İşte cahiliyenin kadına bakışı budur. Kadın bunun için çıplaklaştırılır çünkü
kölelerde çıplaktır. Bunun için çalışması üstünkörü bir biçimde teşvik
edilerek sokaklarda, işyerlerinde süründürülür.
Halbukiİslam’ın medeniyet anlayışında kadınları kariyer yapmak, para
kazanmak ve iyi bir gelecek vaatleriyle sıcak yuvalarından mahrum etmek, çocuklarından
uzaklaştırmak, erkeklerle aynı şartlarda çalışmaya ve hayat mücadelesi vermeye
mecbur etmek kadına yapılan en büyük zulüm ve haksızlıktır. İslam’da kadın için
fıtratına uygun işler tavsiye edilir. Kadının her alanda tıpkı bir erkek gibi
çalışmasını beklemek haksızlıktır, çirkindir.
Cahiliyenin kadın konusundaki
fikirleri insanlığın geleceği için tam bir felakettir. Çünkü kadın iffete değil
iffetsizliğe, temiz ve düzgün bir hayata değil, bedeli ne olursa olsun rahat ve
konforlu bir hayata özendirilmektedir.İnsan nesli bunun faturasını kolay kolay
ödeyemez. Çünkü
kadın insan neslinin anası ve kaynağıdır. Bu kaynak cahiliyenin üzerine yıktığı
bunca pisliği kaldıramaz.
Hali
hazırdaki batı medeniyeti sahip oldukları bunca bilgi ve kültür birikimine
rağmen tam bir cahiliye içindedir. Çünkü bir insanın akıl melekesi olmaksızın
sadece bedence büyümesine benzeyen batıdaki maddi ilerleme, insana hiçbir huzur
ve mutluluk getirmemiş, aksine insanlığa milyonlarca kişinin hayatına son veren
iki dünya savaşı ve sayısız bölgesel ve çıkar savaşları getirmiş; bunların
yanında insanlığı baştan çıkaran şehvet bataklığına sürüklemiş ve insana
insanlığını unutturacak her çirkinliği yaptırmıştır.Bu batılı cahiliye düzenide
çok yakında Sodomve Gemore,Mısır,Yunan, Roma
vb. medeniyetler gibi yok olmaya namzettir.Çünkü insanlıktarihi şunu açıkça söylüyor ki,“bozulan, ifsat olan, insani
duygu ve melekelerden sıyrılan, fertleri haksızlığa uğrayan, adaletle değil de
zulüm ve baskıyla ayakta duran her düzen yıkılmaktan kesinlikle kurtulamamıştır.
Yani Allah’ın dinine savaş açılan her bir cahiliye toplumu sonunda yerle bir
olmaya mahkûmdur. O zaman biz de maddeye
kulluğun zevke ve hevaya tapınmanın, hayatı- ömrü- bedenleri hülasa Allah’ın
insana verdiği tüm nimetleri azgınca sömürmenin adı olan cahiliyeti ve bu
cahili komployu tanıyalım ve ona karşı tavrımızı belirleyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder