26 Mart 2016 Cumartesi

BUGÜNKÜ CAHİLİYEYİ TANIYALIM

“Yoksa onlar cahiliye idare ve hükmünü mü arıyorlar? İyi anlayan bir toplum için hükümranlığı Allah’tan daha güzel kim vardır?” (Maide, 5)
“(Ey Müslüman hanımlar!) Evlerinizde oturun! Eski cahiliye düzeninde olduğu gibi açık saçık sokaklarda gezmeyin; namazı güzelce kılın, zekatı verin, Allah’a ve rasulune (gönülden) itaat edin!”
“Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın (gündeme alın ve konuşun!) Allah lütuf sahibidir her şeyden haberdardır.” (Ahzab,33)
Cahiliye kelimesi İslam’dan önceki tüm inanç tutum ve değerler için kullanılmaktadır. Bu kavram esas itibarıyla Hz. Muhammed’in devrinden önceki durumları ifade etmekle birlikte genel itibarıyla Allah’tan gelen bir bilgi ve inançtan yoksun yaşanılan, heva ve heveslerin putlaştırıldığı her devir için söylenilmektedir. Dolayısıyla “cahiliye” bir zihniyet ve hayat tarzının ifadesi olup her çağda varlığını hissettirebilir.
Kuran ve sünnette geçen cahiliye nitelemelerini incelediğimizde karşımıza şu sonuçlar çıkar:
•          Bilgisizlik, hakikat yoksunluğu, dünya ve ahiret gerçeklerinden habersizlik birer cahiliye durumudur. Buna bağlı hurafe tutkunluğu, nesneleri veya insanları putlaştırma hali birer cahiliye görünümleridir.
•          Irkçılık yapmak, kavim ve kabilecilik peşinde koşmak, soy ve sülale davası gütmek tam bir cahiliye batağına düşmek demektir.
•          Fakiri daha fazla fakir eden, toplumsal hastalıkları yaygınlaştıran, çöküşleri hızlandıran faizcilik, kumarcılık, hortumculuk, yolsuzluk, rüşvetçilik rantçılık, haksız kazanç cahiliyenin ekonomik görünümleri olarak kabul edilebilir.
Cahiliye İslam’a zıt ve karşıt olan her şeydir. Cahiliyeyi bazen bir ideoloji, bazen bir İzm, bazen bir sistem, bazen bir zihniyet ve bazen bir hayat tarzı şeklinde görmek mümkündür. Fakat cahiliye kendisini ne olarak arz ederse etsin onda değişmeyen bir mantık hakimdir: “O, Allah’a değil heva ve nefse kuldur; O Allah’ın kanunlarını değil nefsaniyetten kaynaklanan heva ve heveslerini kanunlaştırır. O gerçeği görmenin peşinde değil maddeyi, bedenleri, ömürleri ve nimetleri şuursuzca sömürmenin peşindedir. O Allah’tan ayrı, Allah’ın elçilerinden ayrı bir yönelişin adıdır.
Allah’ın indirdikleriyle hükmedilmeyen her toplum bir cahiliye toplumudur. İdaresi, siyaseti, öngörüşü, eğitimi, yargısı ve yürütmesi, düşünce ve zihniyeti İslam’dan kaynaklanmayan, bunun yerine heva heveslerle sevk edilen bir toplum ancak cahiliye toplumudur. Bu tür cahili toplumlar bir anarşi ortamından diğerine, bir ahlak skandalından ötekine, bir yolsuzluktan öbürüne savrulmaya adaydır. Bu tür toplumlarda cahiliyenin her türlü görüntüsü mevcuttur.
Aynı karede ekmek parası bulamayan biçarelerle paraları havaya savuran zenginler yan yanadır. Zulüm haksızlık ve bencillik kol gezerken; bananecilik nemelazımcılık toplumun hayat tarzıdır.
Şirk dini ile hak din iç içedir. Hurafeler, yalan dolan efsaneler, asılsız işler, kaynaksız sözler, insanların en mühim sığınağıdır. Bu tür toplumlarda günahın her türlüsü serbest olduğu halde sevap ancak sistem kontrolünde işlenmek zorundadır. Hak din camilere ve mescitlere adeta hapsedilmiştir.
Dine ahlaka fıtrata ters olan her fikir ve davranış büyük bir özgürlükle açıkça savunulup özendirilirken Hak dinin hakikatlerini söylemek bile cesaret ister.
Bu toplumlarda zevk, eğlence, bedensel hazlar, maddesel güç ve kuvvetler putlaştırılmıştır. Mana ve hakikatin, gerçek ve özün hiçbir değeri yoktur. Bunun için toplumda zevk vermeyen, eğlenceye götürmeyen, bedensel bir hazzı vermeyen, maddesel güç ve kuvveti göstermeyen hiç bir şey beğenilmez, hatta aşağılanır.
Cahili toplumlarda kadının durumu
Modern cahiliye toplumu iddia ettiğinin aksine kadını yücelten değil tam tersi aşağılayan bir toplumdur. Çünkü kadın bu toplumda manası olmayan bir varlıktır; o sadece bir işçi ya da memuredir. Ulvi olan her sıfattan mahrumdur. Cahili toplumlar kadının eş olmasını anne olmasını aşağılamaktadırlar. Çünkü eş olmak anne olmak onlara göre maddi yani paraya dönüştürülen bir değeri ifade etmez. Bunun için namus şeref ve haysiyet duygularını önemsemez. Cahili zihniyet, bir toplumun esas öğesinin eş ve anne olan kadın olduğu gerçeğini görmeyi asla istemez. Bunun  için cahili toplumlarda kadın sadece bir zevk ve haz nesnesidir,bir metadır.Yerinden yuvasından koparıldığında solmaya mahkum bir çiçek gibi günü birlik faydalanılan bir meta. Neticede solduğunda çöpe atılmaktan kurtulamaz.Cahiliye toplumları için kadın bir görsel değerdir, bir reklam figürüdür. Ortalıkta dimdik dolaşırken manasının ve ruhunun yerlerde sürünmesinin hiçbir önemi yoktur.
 İşte cahiliyenin kadına bakışı budur. Kadın bunun için çıplaklaştırılır çünkü kölelerde çıplaktır. Bunun için çalışması üstünkörü bir biçimde teşvik edilerek sokaklarda, işyerlerinde süründürülür.  Halbukiİslam’ın medeniyet anlayışında kadınları kariyer yapmak, para kazanmak ve iyi bir gelecek vaatleriyle sıcak yuvalarından mahrum etmek, çocuklarından uzaklaştırmak, erkeklerle aynı şartlarda çalışmaya ve hayat mücadelesi vermeye mecbur etmek kadına yapılan en büyük zulüm ve haksızlıktır. İslam’da kadın için fıtratına uygun işler tavsiye edilir.  Kadının her alanda tıpkı bir erkek gibi çalışmasını beklemek haksızlıktır, çirkindir.
Cahiliyenin kadın konusundaki fikirleri insanlığın geleceği için tam bir felakettir. Çünkü kadın iffete değil iffetsizliğe, temiz ve düzgün bir hayata değil, bedeli ne olursa olsun rahat ve konforlu bir hayata özendirilmektedir.İnsan nesli bunun faturasını kolay kolay ödeyemez. Çünkü kadın insan neslinin anası ve kaynağıdır. Bu kaynak cahiliyenin üzerine yıktığı bunca pisliği kaldıramaz.
Hali hazırdaki batı medeniyeti sahip oldukları bunca bilgi ve kültür birikimine rağmen tam bir cahiliye içindedir. Çünkü bir insanın akıl melekesi olmaksızın sadece bedence büyümesine benzeyen batıdaki maddi ilerleme, insana hiçbir huzur ve mutluluk getirmemiş, aksine insanlığa milyonlarca kişinin hayatına son veren iki dünya savaşı ve sayısız bölgesel ve çıkar savaşları getirmiş; bunların yanında insanlığı baştan çıkaran şehvet bataklığına sürüklemiş ve insana insanlığını unutturacak her çirkinliği yaptırmıştır.Bu batılı cahiliye düzenide çok yakında Sodomve  Gemore,Mısır,Yunan, Roma vb. medeniyetler gibi yok olmaya namzettir.Çünkü insanlıktarihi şunu açıkça söylüyor ki,“bozulan, ifsat olan, insani duygu ve melekelerden sıyrılan, fertleri haksızlığa uğrayan, adaletle değil de zulüm ve baskıyla ayakta duran her düzen yıkılmaktan kesinlikle kurtulamamıştır. Yani Allah’ın dinine savaş açılan her bir cahiliye toplumu sonunda yerle bir olmaya mahkûmdur.  O zaman biz de maddeye kulluğun zevke ve hevaya tapınmanın, hayatı- ömrü- bedenleri hülasa Allah’ın insana verdiği tüm nimetleri azgınca sömürmenin adı olan cahiliyeti ve bu cahili komployu tanıyalım ve ona karşı tavrımızı belirleyelim.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder