MÜSLÜMAN ÇIPLAK HANIMLAR VE
YİTİRDİĞİMİZ HAYA
Malum yaz
geldi bedenler cesaret ve cüretle soyunmaya başladı. Müslüman bir ülkede batmış
batılı hayat tarzını taklit etmek için açılıp saçılan kadınlarımız içler acısı
bir görüntü içinde. Düğünler sünnetler vb. günlerde giyilen kıyafetlerdeki
çirkinlikse anlatılamayacak kadar pespayelik içinde. Mini etekler, şortlar,
askılı askısız açık üst giyecekleri, taşlanmış ve didiklenmiş dapdaracık kotlar
“ne kadar da dejenere olmuşuz!” dedirtiyor.Bilboard reklamları mayolu
mankenleri iştahlı gözlerin önüne seriyor. Gazeteler, televizyonlar ve afişlerçıplak
hanımlardan ve çarpık kadın erkek ilişkilerinden geçilmiyor. İnternet
reklamlarını sözkonusu etmeye bile gerek yok. Pespayelik orada da diz boyu. Her yerde sokakta caddede okulda evde
kurtulamadığımız çıplakbir manzarayla
karşı karşıyayız. İmanı elde tutmak ateşi avuçta tutmak kadar zor bir vaziyet
almış. “Haya imandandır” hadisi imanla haya arasındaki sımsıkı bağı ortaya
koyarken imandan çoraklaşan bedenler hayadan da sıyrılıyor. Okullarımız da ve
medyada nesillerimize karşı yürütülen “hayasızlaştırma” ve utanma duygusundan sıyırma /sıyrılma
operasyonları milletimiz içinden epeyce büyük bir nasip aldığı anlaşılıyor.
Bunun
yanında yükselen şehveti kıracak evlilikyapmak yahut aşırı hırs ve tutkular
fırtınasında bu evliliği sürdürmek kolay olabilse ve isteyen hemen evlenebilse
yükselen şehvet ve tutkuların önünde biraz olsun durulabilir diyelim. Maalesef
o da kolay değil ve sonuçta “zina almış başını yürümüş” durumda. Her şeyden
kötüsü bu durum kanıksanmış ve kabullenilmiş gözüküyor. Muhafazakar gözüken erkekler
bile zinaya alışmış ve “başka napalım?” diyecek hale gelmişler. Haksız mı?
“Evleneceğim” dese tüm sülale karşısına dikiliyor. Önce çocuklar sonra hanım ve
onların etkisiyle ana babalar red çekiyorlar. Evlenmekten utananlar üniversiteli
bir sevgili edinmekten ve otellerde düşüp kalkmaktan utanmıyorlar bittabi..Toplum
bunu “erkektir yapar!” diyerek alkışlıyor. Bunu duyan erkekler ellerine fırsat
geçse aynısını yapmaktan şüphe etmediği gibi kadınlarsa aile ilişkilerini
zedelemeden işini becerdiği için erkeği içten tebrik ediyor.Kadınlar erkek
sevgili, erkekler kadın sevgili ararken kimse yaşı başı, kaşı gözü önemsemiyor.
50 yaşındaki kadın 20 yaşındaki bir çıtır oğlana, 60 yaşındaki adam parasını
ödeyebildiği her sevgiliye kolayca kavuşuyor. Toplumda zina için sınıf meselesi
de kalktı sanırım. Şimdi Allah’a inanan inanmayan, cumaya gidenle gitmeyen,
açıkla kapalı, okumuşla cahil hepsi hayvansal iç güdülerini (heva da deyin)
yatıştırma peşinde. İş almak isteyen taşeron firma ana
firmaya otellerde nasıl bir ziyafet çekiyor dersiniz. Mideniz bulanmasın,
vazgeçeyim, bende kalsın. Fakat Türksel gibi büyük firmaların bayilerini Küba
ve Ukrayna gibi adı çıkmış memleketlere göndermekteki hüsnü niyetlerini
anlamakta zor olmasa gerek. Zina turları fuhuş sektörünü büyüttükçe büyütüyor.AİDS
ağız yoluyla geçmiyormuş ya; oh ne ala işte. Ensesi kalın nimet erbabına atış
serbest o zaman, daha ne diyebilirsiniz.Ensest (aile içi) ilişkideki boyut
hızla zirvelere tırmanışa geçmiş durumda. Ülkenin baş belası CHP’li bir
belediye bir ilköğretim okulu bahçesinde dansçı kızlara erotik şov yaptırıyor
ve mahalleli adam, kadın, kız kızan oturup izliyor. O insanlar yarın bu halin
kızlarının başına gelebileceğini düşünmeden utanmadan sıkılmadan bu hale yuh
bile çekemiyor toplantıyı ve tertipçileri protesto edemiyorlar.
Bütün bunlar yanlış seçimlerimizin ve yanlış
hayat tarzımızın ürünü maalesef. Toplum hesabını veremeyeceği bir yere doğru hızla
sürükleniyor. Biz Müslümanlar ise bu durumdan etkilenenler içindeyiz, nesneyiz.
Derin bir nefes alıp oturduğumuz her anın zarara en çok yaklaştığımız an
olduğunu unutuyoruz. Halbuki şeytanla savaşta dinlenilmeyeceğini bilmemiz
gerekiyor. Durmadan dinlenmeden anlatmalı, anlatmalı yazmalı ve söylemeliyiz.
Aynı gemide yaşadıklarımız gemiyi batırmak istediklerinde buna izin veremeyiz.
Bu gemide kendimiz ailemiz sevdiklerimiz
var. Bosna’da gemi battığında 7 den 70 ‘e her sınıftan insan bundan zarar
görmüştü. Irak ve Afganistan’da da böyle oldu. Gemi battığında (ülkenin başına
bir felaket geldiğinde)kimse sen Müslümandın sen laiktin demiyor hepsini
mahvediyor.
İnkar
edemeyiz bu ülke Müslümanları söylüyor yazıyor çiziyor ama bu kötü ahlaki gidişin
önüne geçilemiyor.
Peki bunun
önüne nasıl geçilmelidir? Daha sıkı ve ciddi Müslümanlar olmalıyız. Dinimizin,
devletin cemaatlerin ya da tarikatlerinelinde olduğunu düşünme rahatlığından
kurtulmalıyız. Her birimiz önce bizzat kendimizi ailemizi düşünerek
bulunduğumuz konumu hesaba çekmeli ve samimice dürüstçe ne yapılması
gerekiyorsa onu yapmalıyız.
Mesela camilerimizde
avret, tesettür mevzusu yeteri kadar işleniyor mu? Medyamızda bu konu ne kadar
yer teşkil ediyor? Alimlerimiz bilginlerimiz aile çocuk ve tesettür konularıyla
ne kadar ilgili? Bu konuda yetkilileri uyarmalı dikkatlerini mevzuya
çekmeliyiz.
Birkaç ay önce bir dizi yazı kaleme alarak
ülkemizde bir emri bil maruf teşkilatı gerektiğini gündeme getirmiştim. Çok
ciddi anlamda buna ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. Emri bil maruf ve nehyi
anilmünker teşkilatı özellikle de toplumu dejenere eden konulara dikkat çekerek
hastalıkları tedavi etmeye çalışacak ve cemaat tarikat taassubuna değil İslam’a
ve onun cennet iklimine davet edecek bir yapı olmalıdır. Şimdiye kadar yapılan
hatalardan ders almalı ve geniş ölçekli, Kuran ve Sünnet merkezli, ilim ve
bilgi ile kuşanmış bir yapıyı hayal ediyorum. Bizi ancak böyle bir teşkilat
düzgün bir yere getirebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder