26 Mart 2016 Cumartesi

MÜSLÜMAN ÇIPLAK HANIMLAR VE YİTİRDİĞİMİZ HAYA
Malum yaz geldi bedenler cesaret ve cüretle soyunmaya başladı. Müslüman bir ülkede batmış batılı hayat tarzını taklit etmek için açılıp saçılan kadınlarımız içler acısı bir görüntü içinde. Düğünler sünnetler vb. günlerde giyilen kıyafetlerdeki çirkinlikse anlatılamayacak kadar pespayelik içinde. Mini etekler, şortlar, askılı askısız açık üst giyecekleri, taşlanmış ve didiklenmiş dapdaracık kotlar “ne kadar da dejenere olmuşuz!” dedirtiyor.Bilboard reklamları mayolu mankenleri iştahlı gözlerin önüne seriyor. Gazeteler, televizyonlar ve afişlerçıplak hanımlardan ve çarpık kadın erkek ilişkilerinden geçilmiyor. İnternet reklamlarını sözkonusu etmeye bile gerek yok. Pespayelik orada da diz boyu.  Her yerde sokakta caddede okulda evde kurtulamadığımız  çıplakbir manzarayla karşı karşıyayız. İmanı elde tutmak ateşi avuçta tutmak kadar zor bir vaziyet almış. “Haya imandandır” hadisi imanla haya arasındaki sımsıkı bağı ortaya koyarken imandan çoraklaşan bedenler hayadan da sıyrılıyor. Okullarımız da ve medyada nesillerimize karşı yürütülen “hayasızlaştırma”  ve utanma duygusundan sıyırma /sıyrılma operasyonları milletimiz içinden epeyce büyük bir nasip aldığı anlaşılıyor.
Bunun yanında yükselen şehveti kıracak evlilikyapmak yahut aşırı hırs ve tutkular fırtınasında bu evliliği sürdürmek kolay olabilse ve isteyen hemen evlenebilse yükselen şehvet ve tutkuların önünde biraz olsun durulabilir diyelim. Maalesef o da kolay değil ve sonuçta “zina almış başını yürümüş” durumda. Her şeyden kötüsü bu durum kanıksanmış ve kabullenilmiş gözüküyor. Muhafazakar gözüken erkekler bile zinaya alışmış ve “başka napalım?” diyecek hale gelmişler. Haksız mı? “Evleneceğim” dese tüm sülale karşısına dikiliyor. Önce çocuklar sonra hanım ve onların etkisiyle ana babalar red çekiyorlar. Evlenmekten utananlar üniversiteli bir sevgili edinmekten ve otellerde düşüp kalkmaktan utanmıyorlar bittabi..Toplum bunu “erkektir yapar!” diyerek alkışlıyor. Bunu duyan erkekler ellerine fırsat geçse aynısını yapmaktan şüphe etmediği gibi kadınlarsa aile ilişkilerini zedelemeden işini becerdiği için erkeği içten tebrik ediyor.Kadınlar erkek sevgili, erkekler kadın sevgili ararken kimse yaşı başı, kaşı gözü önemsemiyor. 50 yaşındaki kadın 20 yaşındaki bir çıtır oğlana, 60 yaşındaki adam parasını ödeyebildiği her sevgiliye kolayca kavuşuyor. Toplumda zina için sınıf meselesi de kalktı sanırım. Şimdi Allah’a inanan inanmayan, cumaya gidenle gitmeyen, açıkla kapalı, okumuşla cahil hepsi hayvansal iç güdülerini (heva da deyin) yatıştırma peşinde. İş almak isteyen taşeron firma ana firmaya otellerde nasıl bir ziyafet çekiyor dersiniz. Mideniz bulanmasın, vazgeçeyim, bende kalsın. Fakat Türksel gibi büyük firmaların bayilerini Küba ve Ukrayna gibi adı çıkmış memleketlere göndermekteki hüsnü niyetlerini anlamakta zor olmasa gerek. Zina turları fuhuş sektörünü büyüttükçe büyütüyor.AİDS ağız yoluyla geçmiyormuş ya; oh ne ala işte. Ensesi kalın nimet erbabına atış serbest o zaman, daha ne diyebilirsiniz.Ensest (aile içi) ilişkideki boyut hızla zirvelere tırmanışa geçmiş durumda. Ülkenin baş belası CHP’li bir belediye bir ilköğretim okulu bahçesinde dansçı kızlara erotik şov yaptırıyor ve mahalleli adam, kadın, kız kızan oturup izliyor. O insanlar yarın bu halin kızlarının başına gelebileceğini düşünmeden utanmadan sıkılmadan bu hale yuh bile çekemiyor toplantıyı ve tertipçileri protesto edemiyorlar.   
 Bütün bunlar yanlış seçimlerimizin ve yanlış hayat tarzımızın ürünü maalesef. Toplum hesabını veremeyeceği bir yere doğru hızla sürükleniyor. Biz Müslümanlar ise bu durumdan etkilenenler içindeyiz, nesneyiz. Derin bir nefes alıp oturduğumuz her anın zarara en çok yaklaştığımız an olduğunu unutuyoruz. Halbuki şeytanla savaşta dinlenilmeyeceğini bilmemiz gerekiyor. Durmadan dinlenmeden anlatmalı, anlatmalı yazmalı ve söylemeliyiz. Aynı gemide yaşadıklarımız gemiyi batırmak istediklerinde buna izin veremeyiz. Bu gemide kendimiz ailemiz  sevdiklerimiz var. Bosna’da gemi battığında 7 den 70 ‘e her sınıftan insan bundan zarar görmüştü. Irak ve Afganistan’da da böyle oldu. Gemi battığında (ülkenin başına bir felaket geldiğinde)kimse sen Müslümandın sen laiktin demiyor hepsini mahvediyor.
İnkar edemeyiz bu ülke Müslümanları söylüyor yazıyor çiziyor ama bu kötü ahlaki gidişin önüne geçilemiyor.
Peki bunun önüne nasıl geçilmelidir? Daha sıkı ve ciddi Müslümanlar olmalıyız. Dinimizin, devletin cemaatlerin ya da tarikatlerinelinde olduğunu düşünme rahatlığından kurtulmalıyız. Her birimiz önce bizzat kendimizi ailemizi düşünerek bulunduğumuz konumu hesaba çekmeli ve samimice dürüstçe ne yapılması gerekiyorsa onu yapmalıyız.
Mesela camilerimizde avret, tesettür mevzusu yeteri kadar işleniyor mu? Medyamızda bu konu ne kadar yer teşkil ediyor? Alimlerimiz bilginlerimiz aile çocuk ve tesettür konularıyla ne kadar ilgili? Bu konuda yetkilileri uyarmalı dikkatlerini mevzuya çekmeliyiz.
 Birkaç ay önce bir dizi yazı kaleme alarak ülkemizde bir emri bil maruf teşkilatı gerektiğini gündeme getirmiştim. Çok ciddi anlamda buna ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum. Emri bil maruf ve nehyi anilmünker teşkilatı özellikle de toplumu dejenere eden konulara dikkat çekerek hastalıkları tedavi etmeye çalışacak ve cemaat tarikat taassubuna değil İslam’a ve onun cennet iklimine davet edecek bir yapı olmalıdır. Şimdiye kadar yapılan hatalardan ders almalı ve geniş ölçekli, Kuran ve Sünnet merkezli, ilim ve bilgi ile kuşanmış bir yapıyı hayal ediyorum. Bizi ancak böyle bir teşkilat düzgün bir yere getirebilir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder