Niyet kalpten bir iş
hakkında tutulan/düşünülen amaç ve gaye demektir. Bundan dolayı niyeti “kişinin
ancak kendisinin bilebileceği iradesi isteği ve maksadı”olarak da tanımlamamız
mümkündür. İslam’da “niyet” özellikle de çerçevesi belirlenerek emredilmiş
ibadetlerde söz konusu edilse de Kuran ve Sünnet’in ana vurgusuna dikkat
edildiğinde niyetin aslında hayatın tüm alanları için geçerli bir durum olduğu
anlaşılmaktadır.
Niyetin düzgün
olması başta “Allah rızası” kavramını anlamaktan geçmektedir. Hayatın ve ölümün,
ibadet, dua, namaz ve kurban gibi tüm işlerin Allah rızası, ona kulluk ve onun
hoşnutluğunu aramak için yapılma isteği niyetteki düzgünlüğü ortaya koyar. Buna
göre bir niyetin makbul ve bereketli olabilmesi için “Allah’a kulluk ona
yöneliş onun rıza ve hoşnutluğunu arama” gibi amaçlarla olması gerekir.
Niyet denildiğinde
tüm sahih hadis kaynaklarının üzerinde ittifakla durdukları “Ameller niyetlere
göredir.” hadisini hatırlamamak olmaz. Hz. Ömer’in rivayet ettiği bu hadis
bizlere niyetin ne denli önemli olduğunu söyler. Şöyle ki bu hadise göre tüm ameller,
ortaya çıkartılan iş ve pratikler hep kendileri için kalplerde gizlenen tutulan
niyetlerin esiridir. Eğer niyetler iyi ve düzgünse, yani Allah rızasına, ona
kulluk ve itaate uygunsa yapılan işler de böylece değer kazanacak ve sahibine
hem dünya hem de ahiret güzelliği verecektir. Yok eğer bu olmamışsa ortaya
çıkacak işlerinde bir kıymeti olamaz. Dünya da o işin bir bereketi devamı
güzelliği olmadığı gibi ahirette de sevabı ve mükafatı olmayacaktır. Sonuç
dünya ve ahiret hüsranı ve bedbahtlığıdır.
Niyet hususunda
bilinmesi gereken en temel kural yoktan vareden Allah’ın kalplerde var olan her
niyetten haberdar olduğunu bilmek ve böylece inanmaktır. “Allah gözlerin haince
bakışlarını ve kalplerde gizlenen niyetleri bilir” ayeti bunu açıklamaktadır.
Hz. Peygamber de “Allah sizin endamınıza, soy ve sülalenize yahut mallarınıza
değil kalplerde (gizlediğiniz niyetlerinizle) ortaya koyduğunuz amellerinize
bakar” (Taberani) buyurmakla kalplerin nasıl görülüp bilindiğini bizlere
bildirmiş olmaktadır.
Niyet konusunda
kaynaklarımızda yer alan şu hadisleri de dikkatlerinize sunmak istiyorum.
“Allah ancak kendisi
için ve sadece kendi rızası aranarak yapılan amelleri kabul edecektir.” (Nesai)
“Kendisinde hiç
şüphe bulunmayan kıyamet günü geldiğinde Allah evvelki olsun sonraki olsun tüm
insanları bir araya toplayınca bir nida edici şahıs şöyle seslenir : - Her kim
Allah adına bir iş yapmış da o amelinde bir başkasını da murat etmişse şimdi
onun sevabını da o başkasından istesin. Çünkü Allah ortaklığa razı olmayandır.”
(Tirmizi)
“Allah tebareke ve
taala şöyle buyurmuştur: - Ben asla ortaklığa razı gelmeyenim. Her kim bir amel
yapar da o ameline benimle birlikte birilerini de ortak ederse onu da
ortaklarını da (baş başa) bırakırım”(Müslim)
Kuran’da niyet
kelimesi yerinde “irade ve ibtiğa” kelimeleri kullanılmıştır. Dünya hayatını ve
süsünü arayanlar ve sadece dünyalık isteyenler yerilmiş, iradesini arayışını
ahirete yönlendirenlerden ise övgülerle ve bunun karşılığında alacakları
mükafatlarla söz edilmiştir.
Bütün bu bilgiler
ışığında dünya hayatımızı düzgün ve Allah rızasına uygun niyetlerle geçirmek en
doğru hareket olsa gerek diyorum. Sağlıcakla kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder