SÜNNETTE NAMAZ
Sünnet, Nebi
(a.s.v.) ın söz fiil ve onayları olarak tanımlanmaktadır. Genel anlamıyla
sünnet Hz. Peygamberin İslam’ı anlama anlatma yaşama ve yaşatma hususunda
izlediği yol demektir. Nebi (a.s.v.)
namaz hususunda en başta kendisi nasıl bir tutum takınmış neler yapmış ve neler
söylemiştir? Bu sorulara arayacağımız cevaplar bizi Kitap ve sünnet ikilisinden
biri olan sünnetteki namazı anlamaya ve tanımaya götürecektir.
O (a.s.v.)
namazı o kadar severdi ki “Bana sizin dünyanızdan sevdirilen üç şey sevdirildi.
Bunlardan biri namazdır.” demişti. Bir keresinde yatağına yatmadan önce bir
müddet namaz kılmış ve Hz. Aişe’nin kendisini niçin bu kadar yorduğuna dair
sualine “Şükreden bir kul olmayayım mı ey Aişe!” diyerek cevap vermişti.
Medine’ye göç ettiğinde daha şehir merkezine varmadığı halde misafir kaldığı
Kuba köyünde hemen bir cami inşa etmişti. Medine şehrine geldiğinde de yaptığı
ilk işi Mescidi Nebevi’yi inşa etmek olmuştu. O hiçbir zaman kendisine saray
köşk inşa ettirmedi. Hicretin ilk altı ayında Medineli sahabi Ebu Eyyub El
Ensari tarafından misafir edildi. Evsiz 6 ay duran Nebi (a.s.v.) mescitsiz bir
gün durmamıştı. Allah’ın evinde namaz kılmaya insanları öyle büyük bir ısrarla
çağırdı ki Medine’nin meşhur münafıkları bile bu çağrıdan uzak
kalamadılar. O insanları namaz kılmaya
Allah’a dua etmeye ona şükür ve tesbihte bulunmaya çağırıyordu. Namazı hiçbir
gün şartları farzları sünnetleri diyerek öğretme metodu izlemedi. Namazı kılıp
kıldırarak tarif edip göstererek öğretiyordu. Bir başka ifadeyle O sahabesine
namazı dikte ederek öğretmekten çok, yaşayarak öğrenmelerini sağlamıştı. Onlar
namazı öylesine yaşadılar kinamaz onlar için adeta nefes alıp veriş gibi sıradan
bir olay halini almıştı. O (s.a.v.) vefat
edeceği hastalığı sırasında ümmetine namaza devam etmelerini ve kölelik hukuna
riayeti vasiyet etmişti.
O (a.s.v.)
namazı anlattığı bir gün arkadaşlarına:
“Sizden birinizin evinin önünden bir nehir
akıyor olsa ve oda nehirde 5 kere
yıkanıyor olsa üzerinde kirden eser kalır mı? diye sormuştu. Arkadaşları :
“Elbette kalmaz” dediler. “işte 5 vakit kılınan namaz da kılanın üzerinde
hiçbir günah kiri bırakmaz.” Buyurdular.(Buhari, Müslim)
Yine bir gün
şöyle demişti: “Kendisine farz bir namaz erişip te güzelce abdest alan huşu ve
erkanına riayetle namaz kılan müminlerin o namazları –kebairolmadıkça- tüm
günahlarına kefaret olur.” (Müslim)
“Her kim
sabah ve akşam mescide gider gelirse her gidiş ve gelişinde Allah (c.c.) onun
için cennette ziyafetler hazırlar.” (Buhari, Müslim)
“Her kim
evinde abdest alır sonra Allah’ın evlerinden birinde farz namazlardan birini
kılmak için evinden çıkarsa attığı her adımda bir günahı silindiği gibi diğer
adımında da bir derece yükseltilir”(Müslim)
Bu
sözleriyle Müslümanları namaza teşvik eden Nebi (a.s.v.) namazın islam’daki konumunu ise şu sözleriyle
açıklamaktaydı:
“İslam beş
temel esas üzere kurulmuştur. Bunlar Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve
Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik etmek; namaz kılmak; zekat
vermek; hac yapmak ve ramazan orucunu tutmaktır.”(Buhari, Müslim)
“Rasulullah
beni Yemen’e vali olarak gönderirken şunları söylemişti: Ey Muaz! Sen ehli
kitap bir topluluğun içine gideceksin. Onlara ilk olarak Allah’tan başka ilah
olmadığına ve benim Allah’ın elçisi olduğuma inanmalarını söyle. Eğer bunu
kabullenirlerse Allah’ın onlara bir gün ve gecede farz kıldığı 5 vakit namazın
olduğunu bildir. Eğer bunu da kabullenirlerse senede bir kere zenginlerinden
alınıp fakirlerine verilecek bir zekattan sorumlu olduklarını bildir. Bunu da
kabul ederlerse mallarının en iyisini almaktan uzak dur ve mazlumun bedduasını
alma! Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.” (Buhari, Müslim)
“Kıyamet
günü mümin kulun ilk hesaba çekileceği amel namazdır. Eğer namazı doğru ve
düzgünse o müminin kurtuluşu da kuvvetle muhtemeldir. Fakat namazı noksanlık ve
kusurluysa zarar ve ziyan içinde olacaktır.”(Tirmizi)
Nebi
(a.s.v.) namazın terki durumunda olacakları da işaret etmiş ve bunun kötü
sonuçlarını bildirmiştir. O şunları söylemiştir:
“Kişiyle
küfür ve şirk arasında namazı terk vardır.” (Müslim)
“Bizimle
kafirlerin arasında ki fark namazdır. Onu terkeden küfre düşer.”(Tirmizi)
“Kim farz
bir namazı kasten terkederse onun üzerinden Allah’ın himayesi kalkar.”(Ahmet, Müsnet)
Hz. Ömer bir mektubunda şunları söylemişti:
“Bana göre işlerinizin en önemlisi namazdır. Kim onu muhafaza ederse dinini
muhafaza etmiş olur. Kim de onu kaybederse onun dışındakileri hayli hayli
kaybeder. Namazı terkedenin İslam’dan nasibi yoktur. Herkim namazı hafife
alırsa İslam’ı hafife almış demektir. Halbuki insanların İslam’dan nasipleri
namazlarından nasipleri kadardır.”
İmam Ahmet
b. Hanbel şöyle söylemiştir: “Kendini iyi tanı ey Allah’ın kulu! İslam’ın senin
yanında bir kadru kıymeti olmadığı halde Allah’a kavuşmaktan sakın! Çünkü
İslam’ın senin kalbindeki değeri kalbinde namaza verdiğin değer kadardır.
Hadiste : “Namaz dinin direğidir” buyurulmuştur. Bilmez misin ki direk düştüğü
zaman çadır da düşer ve kenarındaki iplerin kirişlerin bir faydası olmaz. Direk
ayakta ise kenardaki iplerler kazıkların faydası olur. İslam’da namazın durumu
da işte böyledir. Yine hadiste şöyle buyurulmuştur: “Kıyamet günü kulun
amelinden ilk sorulacak şey namazdır. Namazı kabul edilirse diğer amelleri de
kabul edilir. Namazı reddedilirse diğer amelleri de reddedilir.” Namaz
dinimizden en son kalkacak fakat kıyamette ilk sorulacak ameldir. İslam’dan en
son gidecek şey namazsa o gidince ne İslam kalır ne din kalır.”
Namaz isimli muhteşem eserinde İbni Kayyım
şunları söyler: “Müslümanlar farz namazı kasten terketmenin en büyük
günahlardan biri olduğunda hatta onun günahının Allah katında adam öldürmek,
hırsızlık yapmak, zina ve içki içmekten daha büyük olduğunda ve onu terkedenin dünya ve ahirette Allah’ın
cezalandırmasına, gazabına ve rezil rüsvay etmesine maruz kalacağında görüş
birliğindedirler.”
O yine
şunları söyler: “Namaz bir takım özellikleriyle diğer ibadetlerden üstündür. O
Allah’ın farz kıldığı ilk ibadettir. Kulun ilk hesaba çekileceği amel namazdır.
Namazı Allah teala miraç gecesi peygamber huzurunda iken farz kılmıştır. Kuran’da
en çok zikri geçen ibadettir. Cehennem halkına sizi şu yakıcı ateşe ne düşürdü?
Diye sorulduğunda verdikleri cevabın başında namazı terk bulunmaktadır. Namaz
İslam çadırının direğidir. Çadırın direği düşünce çadırda düşer. Dinden en son
kaybedilecek şeyin namaz olduğu bildirilmiştir. Namaz hür köle mukim yolcu
hasta sağlam zengin fakir herkese farzdır. Amellerin kabulünün önşartı da
namazdır. Allah teala namazı terkedenin orucunu haccını sadakasını cihadını ve
ne de başka hiçbir amelini kabul etmeyecektir.” (s.37)
Namazın
dinimizdeki değerini anlatmaya ben acizin mürekkebi yetmez. Fakat buraya kadar
zikredilen bunca ayet ve hadisler bu ibadeti doğru bir biçimde anlamak için kafidir. Hepimiz yarınımızı düşünmeli ve
ahiretimiz için dünyamızda düzgün işler salih ameller yapmalıyız.
Peygamberimizin “Akıllı kişi kendisini
hesaba çekip ahireti için amel edendir. Aciz kişi ise hevasınauyupta Allah
hakkında kuruntular peşinde sürüklenen kişidir” buyruğunu aklımızdan
çıkarmamalıyız. O (s.a.v.) bir hadisinde “Herkim dünyasını çok severse
ahiretini darıltır. Kimde ahiretini çok severse dünyasını darıltır. Siz en
iyisi ebedi olanı fani olana tercih edin ki kazanasınız” buyurulmuştur. O zaman
yapılması gereken şey fani dünyamız için ebedi ahiretimizi darıltmayıp
kendimizi şimdiden hesaba çekip dürüst ve düzgün ameller için kolları
sıvamaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder