26 Mart 2016 Cumartesi

SÜNNETTE NAMAZ
Sünnet, Nebi (a.s.v.) ın söz fiil ve onayları olarak tanımlanmaktadır. Genel anlamıyla sünnet Hz. Peygamberin İslam’ı anlama anlatma yaşama ve yaşatma hususunda izlediği yol demektir.  Nebi (a.s.v.) namaz hususunda en başta kendisi nasıl bir tutum takınmış neler yapmış ve neler söylemiştir? Bu sorulara arayacağımız cevaplar bizi Kitap ve sünnet ikilisinden biri olan sünnetteki namazı anlamaya ve tanımaya götürecektir.
O (a.s.v.) namazı o kadar severdi ki “Bana sizin dünyanızdan sevdirilen üç şey sevdirildi. Bunlardan biri namazdır.” demişti. Bir keresinde yatağına yatmadan önce bir müddet namaz kılmış ve Hz. Aişe’nin kendisini niçin bu kadar yorduğuna dair sualine “Şükreden bir kul olmayayım mı ey Aişe!” diyerek cevap vermişti. Medine’ye göç ettiğinde daha şehir merkezine varmadığı halde misafir kaldığı Kuba köyünde hemen bir cami inşa etmişti. Medine şehrine geldiğinde de yaptığı ilk işi Mescidi Nebevi’yi inşa etmek olmuştu. O hiçbir zaman kendisine saray köşk inşa ettirmedi. Hicretin ilk altı ayında Medineli sahabi Ebu Eyyub El Ensari tarafından misafir edildi. Evsiz 6 ay duran Nebi (a.s.v.) mescitsiz bir gün durmamıştı. Allah’ın evinde namaz kılmaya insanları öyle büyük bir ısrarla çağırdı ki Medine’nin meşhur münafıkları bile bu çağrıdan uzak kalamadılar.  O insanları namaz kılmaya Allah’a dua etmeye ona şükür ve tesbihte bulunmaya çağırıyordu. Namazı hiçbir gün şartları farzları sünnetleri diyerek öğretme metodu izlemedi. Namazı kılıp kıldırarak tarif edip göstererek öğretiyordu. Bir başka ifadeyle O sahabesine namazı dikte ederek öğretmekten çok, yaşayarak öğrenmelerini sağlamıştı. Onlar namazı öylesine yaşadılar kinamaz onlar için adeta nefes alıp veriş gibi sıradan bir olay halini almıştı.  O (s.a.v.) vefat edeceği hastalığı sırasında ümmetine namaza devam etmelerini ve kölelik hukuna riayeti vasiyet etmişti.
O (a.s.v.) namazı anlattığı bir gün arkadaşlarına:
 “Sizden birinizin evinin önünden bir nehir akıyor olsa ve  oda nehirde 5 kere yıkanıyor olsa üzerinde kirden eser kalır mı? diye sormuştu. Arkadaşları : “Elbette kalmaz” dediler. “işte 5 vakit kılınan namaz da kılanın üzerinde hiçbir günah kiri bırakmaz.” Buyurdular.(Buhari, Müslim)
Yine bir gün şöyle demişti: “Kendisine farz bir namaz erişip te güzelce abdest alan huşu ve erkanına riayetle namaz kılan müminlerin o namazları –kebairolmadıkça- tüm günahlarına kefaret olur.” (Müslim)
“Her kim sabah ve akşam mescide gider gelirse her gidiş ve gelişinde Allah (c.c.) onun için cennette ziyafetler hazırlar.” (Buhari, Müslim)
“Her kim evinde abdest alır sonra Allah’ın evlerinden birinde farz namazlardan birini kılmak için evinden çıkarsa attığı her adımda bir günahı silindiği gibi diğer adımında da bir derece yükseltilir”(Müslim)
Bu sözleriyle Müslümanları namaza teşvik eden Nebi (a.s.v.)  namazın islam’daki konumunu ise şu sözleriyle açıklamaktaydı:
“İslam beş temel esas üzere kurulmuştur. Bunlar Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik etmek; namaz kılmak; zekat vermek; hac yapmak ve ramazan orucunu tutmaktır.”(Buhari, Müslim)
“Rasulullah beni Yemen’e vali olarak gönderirken şunları söylemişti: Ey Muaz! Sen ehli kitap bir topluluğun içine gideceksin. Onlara ilk olarak Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın elçisi olduğuma inanmalarını söyle. Eğer bunu kabullenirlerse Allah’ın onlara bir gün ve gecede farz kıldığı 5 vakit namazın olduğunu bildir. Eğer bunu da kabullenirlerse senede bir kere zenginlerinden alınıp fakirlerine verilecek bir zekattan sorumlu olduklarını bildir. Bunu da kabul ederlerse mallarının en iyisini almaktan uzak dur ve mazlumun bedduasını alma! Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.” (Buhari, Müslim)
“Kıyamet günü mümin kulun ilk hesaba çekileceği amel namazdır. Eğer namazı doğru ve düzgünse o müminin kurtuluşu da kuvvetle muhtemeldir. Fakat namazı noksanlık ve kusurluysa zarar ve ziyan içinde olacaktır.”(Tirmizi)
Nebi (a.s.v.) namazın terki durumunda olacakları da işaret etmiş ve bunun kötü sonuçlarını bildirmiştir. O şunları söylemiştir:
“Kişiyle küfür ve şirk arasında namazı terk vardır.” (Müslim)
“Bizimle kafirlerin arasında ki fark namazdır. Onu terkeden küfre düşer.”(Tirmizi)
“Kim farz bir namazı kasten terkederse onun üzerinden Allah’ın himayesi kalkar.”(Ahmet, Müsnet)
  Hz. Ömer bir mektubunda şunları söylemişti: “Bana göre işlerinizin en önemlisi namazdır. Kim onu muhafaza ederse dinini muhafaza etmiş olur. Kim de onu kaybederse onun dışındakileri hayli hayli kaybeder. Namazı terkedenin İslam’dan nasibi yoktur. Herkim namazı hafife alırsa İslam’ı hafife almış demektir. Halbuki insanların İslam’dan nasipleri namazlarından nasipleri kadardır.”
İmam Ahmet b. Hanbel şöyle söylemiştir: “Kendini iyi tanı ey Allah’ın kulu! İslam’ın senin yanında bir kadru kıymeti olmadığı halde Allah’a kavuşmaktan sakın! Çünkü İslam’ın senin kalbindeki değeri kalbinde namaza verdiğin değer kadardır. Hadiste : “Namaz dinin direğidir” buyurulmuştur. Bilmez misin ki direk düştüğü zaman çadır da düşer ve kenarındaki iplerin kirişlerin bir faydası olmaz. Direk ayakta ise kenardaki iplerler kazıkların faydası olur. İslam’da namazın durumu da işte böyledir. Yine hadiste şöyle buyurulmuştur: “Kıyamet günü kulun amelinden ilk sorulacak şey namazdır. Namazı kabul edilirse diğer amelleri de kabul edilir. Namazı reddedilirse diğer amelleri de reddedilir.” Namaz dinimizden en son kalkacak fakat kıyamette ilk sorulacak ameldir. İslam’dan en son gidecek şey namazsa o gidince ne İslam kalır ne din kalır.”
 Namaz isimli muhteşem eserinde İbni Kayyım şunları söyler: “Müslümanlar farz namazı kasten terketmenin en büyük günahlardan biri olduğunda hatta onun günahının Allah katında adam öldürmek, hırsızlık yapmak, zina ve içki içmekten daha büyük olduğunda  ve onu terkedenin dünya ve ahirette Allah’ın cezalandırmasına, gazabına ve rezil rüsvay etmesine maruz kalacağında görüş birliğindedirler.”
O yine şunları söyler: “Namaz bir takım özellikleriyle diğer ibadetlerden üstündür. O Allah’ın farz kıldığı ilk ibadettir. Kulun ilk hesaba çekileceği amel namazdır. Namazı Allah teala miraç gecesi peygamber huzurunda iken farz kılmıştır. Kuran’da en çok zikri geçen ibadettir. Cehennem halkına sizi şu yakıcı ateşe ne düşürdü? Diye sorulduğunda verdikleri cevabın başında namazı terk bulunmaktadır. Namaz İslam çadırının direğidir. Çadırın direği düşünce çadırda düşer. Dinden en son kaybedilecek şeyin namaz olduğu bildirilmiştir. Namaz hür köle mukim yolcu hasta sağlam zengin fakir herkese farzdır. Amellerin kabulünün önşartı da namazdır. Allah teala namazı terkedenin orucunu haccını sadakasını cihadını ve ne de başka hiçbir amelini kabul etmeyecektir.” (s.37)
Namazın dinimizdeki değerini anlatmaya ben acizin mürekkebi yetmez. Fakat buraya kadar zikredilen bunca ayet ve hadisler bu ibadeti doğru bir biçimde anlamak  için kafidir. Hepimiz yarınımızı düşünmeli ve ahiretimiz için dünyamızda düzgün işler salih ameller yapmalıyız. Peygamberimizin  “Akıllı kişi kendisini hesaba çekip ahireti için amel edendir. Aciz kişi ise hevasınauyupta Allah hakkında kuruntular peşinde sürüklenen kişidir” buyruğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. O (s.a.v.) bir hadisinde “Herkim dünyasını çok severse ahiretini darıltır. Kimde ahiretini çok severse dünyasını darıltır. Siz en iyisi ebedi olanı fani olana tercih edin ki kazanasınız” buyurulmuştur. O zaman yapılması gereken şey fani dünyamız için ebedi ahiretimizi darıltmayıp kendimizi şimdiden hesaba çekip dürüst ve düzgün ameller için kolları sıvamaktır.

“Ey iman edenler! Her bir kişi yarın ahiretteki hesap için bugünden neler hazırladığına baksın! Allah’ın (gözünden düşüp  öfkesini çekmekten) sakınınız. Allah yaptıklarınızı bilmektedir.” (Haşr,18) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder