KURAN’DAKİ “HAKKI TAVSİYE” EMRİ
ÜZERİNE
“Biz insana
iki yolu göstermişizdir.”(Kuran)
“Biz insan’a
iki yolu gösterdik artık ya mü’min olur ya da kafir” (Kuran)
İşte
insanoğlunun tüm gerçekliğini ortaya koyan iki ayet. İnsan ya iman eder ya da iman etmez. Ya inanır
ve ona göre hareket eder yahut böyle yapmaz. Dünya hayatı ile ilgili çok mühim
bir noktadır burası. Yaratan Allah nasıl kullar yarattığından elbette haberdar
bulunmaktadır.
“Andolsun ki
biz insanı en güzel kıvamda yaratmışızdır. Sonra da onu en aşağı dereceye
indirmişizdir. Ancak iman edip Salih amel edenler hariç. Onlar için kesintisiz
bir mükafat vardır.” (Kuran, Tin suresi)
Bundan şu
sonuç çıkmaktadır. İnsan iki türlüdür. Rabbini razı eden ve etmeyen insan.
Bundan sonraki soru şudur? –Rabbini razı edecek insan bunu nasıl başarabilir?
Cevap yine yaratıcının en doğru hükmünde bulunuyor.
“Asra yemin
olsun ki, insan gerçekten büyük bir zarar içindedir. Ancak iman edip Salih amel
işleyenler, birbirlerine hakk’ı ve sabretmeyi tavsiye edenler hariç.”(Asr
suresi)
Hz. Muhammed
Mustafa sallahu aleyhi ve sellem’in amcasının oğlu, “Kuran tercümanı” ünvanıyla
meşhur sahabi, Abdullah İbni Abbas
(r.a.) bu ayetleri içeren sure hakkında şunları söylediği bize ulaşmıştır:
“Eğer Allah insanlara (gerçekleri onlara ulaştırdığına dair) kanıt olarak
yalnızca bu sureyi indirseydi sadece bu sure kanıt olarak kafi gelirdi.”
Yani
insanların önünde onlara sunulacak asıl temel şeyler işte bu surede anlatılan
dört ana konudur. Diğer tüm konuları bu dört başlığın altında ayrıntılandırmak
gayet kolaydır. Bunları yeniden sıralayalım.
1. İman etmek
2. Salih amel
işlemek
3. Hakkı tavsiye
etmek ve almak
4. Sabır etmek
İşte bunlar dünya ve ahiret kurtuluşunun asıl sebepleridir.
Bunun dışında davrananlar zarar ve ziyan içindedirler. Çünkü fani ömür, fani
beden, fani zevk ve eğlenceler oyun ve oynaşlar hep tükenmekte ve geri sayım
büyük bir hızla sürmektedir.
“Mallar ve oğullar dünya hayatının süsüdürler (sakın
aldanmayınız!); yok olmayıp geriye kalacak olan Salih ameller ise Rabbinin
yanında karşılık ve umulmak bakımından çok daha üstündürler.” (Kuran; Kehf
suresi)
İşte insan bundan dolayı zarardadır. Ölüme, yaşlanmaya,
tükenmeye karşı koyamıyor çünkü.
“Sizin yanınızda (nimet olarak) ne varsa hepsi tükenecek
Allah’ın yanındakiler ise hiç bitmeyecektir.(Kuran)
Bu izahattan insanın neden zararda olduğu iyice anlaşılmış
olmalıdır.
Bu günkü yazımda iman, ameli Salih ve sabır konularından çok
“Hakkı tavsiye etme ve alma” konusuna eğilmek istiyorum.
İnsanın hak ve batıl tercihlerde bulunacağını en baştan bilen
yaratıcımız, hakkı tercih edenlere bir sorumluluk yüklemektedir. O da hakkı
tavsiye etme sorumluluğudur. “Hakkı tasiye alma” da buna dahildir. Çünkü ayette
“tavsiye” fiili “tefaul” babından olup “tavsiyeleşmek”; “birbirlerine hakkı
tavsiye etmek”; “tavsiye edip tavsiye almak” anlamında kullanılır. Hakkı
tavsiye olarak almak Kuran’da bir çok ayette geçmektedir.
Biri Furkan suresindeki “O mü’minler öyle kişilerdir ki
onlara Rablerinin ayeti hatırlatıldığı zaman kör ve sağır kimseler gibi davranmazlar.”
Ayetidir. Yani tavsiyeye önem verirler uyarıldıkları zaman bu uyarıları dikkate
alırlar.
Şura süresinde ki “Onların
işleri aralarında şura (danışma) iledir.” ayeti de bu anlamı destekleyici bir
mahiyettedir. Çünkü danışmada “tavsiye alma” vardır.
Demek ki müminler tavsiye de verirler, tavsiye de alırlar. Bu
İslam’da son derece önemli bir konudur.
“Hakkı tavsiye etmek” konusu ise Kuran’da ve sünnette çok
mühim bir yekün tutan “Emri bil maruf ve nehyi anil münker” konusuyla aynı
çerçevededir, hatta aynı şeydir. Çünkü marufu (iyiyi) emr ve münkeri (kötüyü)
nehiy” hakkı tavsiyenin kapsamındadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder