27 Mart 2016 Pazar

                                                  HEVA DİNİ

 “Rabbinin makamından çekinerek kendisini hevasına uymaktan alıkoyan kimseye gelince, işte cennet böylesinin yurdu olacaktır. (79/ 40)

“Eğer onlar sana icabet etmeyecek olurlarsa bil ki onlar sadece hevalarına uyuyorlar.” (28/50)
“Onlar Allah’ın kalplerini mühürlediği ve hevalarına uymuş olan kişilerdir.” (47/16)
“Onlar sadece zanlarına ve hevalarına uyarlar” (53/ 23)

“Hevasını ilah edineni gördün mü ?” (25/43; 23/45)

“Hiç rabbinden bir delil üzere olanla, yaptıkları kendisine güzel gözüken ve hevalarına uyanlar bir olur mu?” (47/ 14)

“İnsanlardan bir çoğu bilgisizce hevalarına uyarak yoldan çıkarlar.” (7/ 119)

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: "Allah'tan başka kendilerine ibadet olunan sahte ilahların Allah yanında en kötüsü, kişinin hevâsıdır."
Kuran ve sünnet bizi “hevaya uymak” denilen bir durumdan menetmektedir. O zaman heva nedir? Hevaya uyup uymamak nasıl olmaktadır? Bunu bilmenin bir ölçüsü bulunmakta mıdır? Şimdi bu suallere cevaplar arayalım.
Heva : bir ölçü, kural, din ve şeriata bağlı olmadan kişinin sırf kendi bedensel  istek ve arzuları; dünyevi, nefsani ve süfli duygu ve düşünceleri demektir. Hevada belli başlı kurallara uymak yoktur. Bir şeriata, dine bağlı olmakta yoktur.
Bir kavram olarak “Hevaya uymak” ise : “Bir ölçü ve kuraldan kaynaklanmadan kişinin canının istediği gibi haz almak, tat almak,  zevk ve eğlence ardından koşmak,  nefsini tatmin etmek veya duygularını okşamak için Allah’ın ayetlerini unutup nefse uyması, ahireti unutup canının çektiğini yapması, bir takım günahlara dalması ya da buna göre bir hayat tarzı sürdürmesi hatta böyle bir düşüncenin arkasından sürüklenmesi” anlamına gelmektedir. Hevaya uymak hem din düşünce ve hayat tarzı bakımından olabileceği gibi sadece nefsani arzu ve isteklerin peşinden koşmakla da olabilir . Hatta “hevaya uymak” kavramının Kuran’da “şeriata uymak” kavramına karşıt olarak kullanıldığını rahatlıkla söyleye biliriz.(45/18)
Mevdudi "Tefhimu'l-Kur'ân" adlı eserinde, "Gördün mü hevâsını ilah edineni?” (25/43) ayetinin tefsirinde şöyle demektedir:
 "Hevâsını ilah edinen, arzu ve tutkularının kölesi olandır. İlahına ibadet eden biri gibi o da tutkularına ibadet ettiğinden, bir puta tapan kadar şirk suçu işlemektedir.”
Allah (c.c.) insanların bir çoğunun bilgisizce ve Allah’tan gelen bir hidayet olmaksızın hevalarına uyduklarını(6/119; 27/50) bildirmekle birlikte;
“Bilgisine rağmen Allahın saptırdığı  ve hevasını ilah edinmiş kimseyi gördün mü” (45/ 23) buyurarak bilgili kişilerin dahi hevaya uyup Allah’a kulluğu unutabileceklerini açıklamaktadır.
Alimlerin dünyaya meyletmeleri, üç kuruşluk maaş için tağutlara kulluk etmeleri ve hevaya uymaları ise daha fecidir. Böyleleri için tarihte yaşamış belam adlı bir alimin Kuranda misal olarak getirilmesi gerçekten ibret vericidir. Burada ahiret yurdunun nimetlerini unutarak gerek mevki ve makam sahibi olmak için gerekse  mal ve servet toplama endişesiyle Allah’ın kitabını arkaya atıp hevalarına uyanlar uyarılmaktadır. (7/176)

Kuranı kerim Yahudilerin geçmişte hevalarına uymayan bir emir ve yasak getiren peygamberlerine karşı geldiklerini ve onlardan kimini yalanlayıp kimini katlettiklerini bildirmektedir. (2/87 ; 6/70)
Hevaya uymayı hem küfür ve günahkarlık olan ya da sadece günahkarlıkla sınırlı kalan bir durum olarak iki kısma ayırmak mümkündür.
Kuran’daki kullanımlarını incelediğimizde bu kavramın çoğunlukla küfür ve şirk içinde bulunan kimselerin hallerini açıklama babında kullandığını görüyoruz.
Buna göre Allah’ın dinine boyun eğmeyen, Allah’ın elçisine itaat etmeyen ve içinde yaşadıkları toplumun küfür ve şirke dayalı sistemlerini, düşünce kalıplarını ve yaşama biçimlerini terk etmeyenler hevalarına uymuş olmaktadırlar.
Allah’ın kanunlarına karşı çıkan ve insanları kendi kanun ve icraatlarını benimsetmeye çalışan her tağuta uymak, onları benimseyip önder ve idareci saymak hevaya uymakla eşanlamlıdır.
Allah’a ve rasulune itaat etmemek, Kuranı arkaya atmak, hak dinin değil de  ataların babaların yolundan gitmek, Kuran’ın bildirdiği ilke ve prensiplerin değil de  içinde yaşanılan toplumun ilke ve prensiplerini öne almak, hak dine uymayan fikir ve ideolojileri benimseyerek savunmak, hep hevaya uymak kavramına dahil olan durumlardır.
Bunların yanı sıra :
Allah’ın ayetlerini yalanlamak, ahireti inkar etmek ve Allah’a (zat sıfat ve esmasında) ortaklar koşmak hevaya uymaktır. (6/150)
Yahudi ve Hıristiyanların izlerinden gitmek onlara uymak hevaya uymaktandır. (2/ 120; 5/77)
Adaletten sapmak, hak olanla hükmetmemek hevaya uymanın bir başka boyutudur. (4/ 135; 38/ 26)

Hevasına uyanlara uymak, onların batıl ve bozuk inanç ve düşüncelerine, hayat biçimlerine, dünya görüşlerine, fikirsel kalıplarına, zihinsel kodlamalarına teslim olmak mü’minlere yasaklanmakta ve onlardan uzaklaşmak defaatle mü’minlere emredilmektedir:

“Eğer sana ilim gelmiş olduktan sonra onların hevalarına uyacak olursan seni Allah’tan koruyacak hiçbir veli ve yardımcı bulamazsın.” (2/120)

“Eğer sana ilim gelmiş olduktan sonra onların hevalarına uyacak olursan o taktirde sen gerçekten zalimlerden olursun.” (2/145)

“Sakın  bizi anıp hatırlamaktan gönlünü gaflet içinde bıraktığımız ve hevasına uymuş olan kişiye itaat etme” (18/28)

“Sana gelen hakkın yerine onların (hakka zıt  ve batıl) hevalarına uyma!” (6/48)
“Onların aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet! Ve onların hevalarına uyma!” (6/49)


“Bunun için sadece Allaha dua et ve emrolunduğun üzere istikametli ol! Onların hevalarına da uyma!” (42/15)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder