ZİNANIN ZARARLARI
Toplum denen olgu ile o toplumu
oluşturan bireyler arasında çok önemli benzerlikler bulunmaktadır. Toplumlarda
tıpkı bireyler gibi doğar gelişir ve ölürler. Toplumlarda tıpkı bireyler gibi
hastalanır maddi ve manevi çöküntülere maruz kalırlar. Yine toplumlar bireyler
gibi sağlıklı düzgün ve güçlü olurlar.
Çok ilginçtir toplumu yıkan maddi
ve manevi hastalıklarla insandaki bedensel yahut ruhsal hastalıklar birbirine
çok benzer. İnsanların bedenlerini mikroplar ifsat ettiği gibi toplumların
bünyelerini de ekonomik ve ahlaki buhranlar ifsat eder. Hastalıklarla sıcakla
soğukla doğal afetlerle ve daha nice nice doğa ve çevre kaynaklı olumsuzluklara
karşı koymayı öğrenen insanlar insanca yaşamak için bir arada olmaları
gerektiğini de keşfederek toplumlar, milletler, uygarlıklar ve medeniyetler
kurmuşlar ve hep birlikte yaşamanın sağladığı kolaylık ve faydadan istifade
yoluna gitmişlerdir.
Bununla birlikte tıpkı bedenlerini korumayı
düşündükleri gibi kurdukları medeniyetleri ve oluşturdukları toplumları da
korumayı en önemli konu olarak gündemlerine almışlar ve bunun için sayısız
kural ve kanun oluşturmuşlardır. Mesela toplumsal düzenin korunması için insan
neslinin sürekliliğinin sağlanması, insanın sağlıklı bir bünyeye ve sağlıklı
bir psikolojiye sahip ve sağlıklı bir yuvaya sahip olarak doğup büyümesi ve
yaşaması için erkek ve kadın cinslerinin birbirleriyle ancak çok güçlü bir
antlaşma anlamına gelen nikahla birlikte bir yuvayı paylaşmaları gerektiği
öngörülmüştür. Sağlıklı yeni nesiller ancak sağlıklı bir biçimde oluşturulmuş
aile yuvalarından neşet edebilir. Bunun aksi insan neslinin sari ve salgın
hastalıklar duyulmamış zührevi marazlar akıl almaz felaketlerle kırılması
olarak necice verecektir.
Muh. Müslümanlar
Bugün dünyada sıcak bir aile
yuvasına sahip olmayan çocuk sayısının tahminen bir milyarı aşkın olması, kadın
ticareti fuhuş ve benzeri marazların sektör halini almış olması, hatta işi
çocuklara dadandıracak kadar vicdansızlaşan şehvetperest bir pornografi
pisliğinin kıyılarımıza kadar vurmuş olması bizleri çok derin ve gerçekçi
düşünmeye ve çok ciddi biçimde dünyamızın halini sorgulamaya sevk etmelidir.
Aziz Müslümanlar!
İnsanı yaratan ve yaşatan ona her türlü nimeti
veren yüce Allah tarafından yine insanoğlunun selameti ve varlığının devamı
için zina yani arada nikâh olmadan yapılan kadın erkek birliktelikleri yasaklanmıştır. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
Ey müminler zinaya yaklaşmayın çünkü o çok
çirkin bir şey ve kötü bir yoldur.
Ey müminler fuhşiyatın gizli yapılanından da
açıktan yapılanından da uzak durun.
Muh. Müslümanlar
Zina maddi manevi, bedensel
ruhsal, psikolojik ve sosyo psikolojik,
sıhhi ve ekonomik tüm afet ve felaketlerin en büyüğü ve en fecisidir. Zina
kararan kalplerin, körelen zihinlerin, perişan ailelerin, yıkılan yuvaların,
tarumar olan ekonomilerin, yok olan servetlerin, çürüyen duyguların,
hissizleşen ruhların, kokuşan cemiyetlerin, çöken bedenlerin, bereketsizleşen
mülkiyetin en azgın ve iflah olmayan sanığıdır. Tarihte yıkılıp yok olmuş uygarlıklar,
çöküşe geçen medeniyetler, inkıraza
uğrayan milletler, tarih olmuş devletler
hep bünyelerinde yayılan müstehcenlik, fuhuş ve zina mikroplarının kurbanı
olmuşlardır. Sayılamayacak kadar fazla zararı olan zinacılığın en bariz
özelliği maddi iflaslar çöken aileler, yıkılan yuvalar, köprü altında yaşayan
zavallı çocuklar, psikolojik dengesini kaybeden biçareler, aç bi ilaç mahrum
kitleler, körelmiş vicdanlar ve bitirilmiş haysiyetler, sömürülmüş hayatlardır.
Muh. Müslümanlar
Zina Hz. Âdemden Hz. Muhammed’e
kadar Allahın insanoğluna indirdiği şeriatların tamamında yasaklanmış bir
cürümdür. Allah’ın yasakladığı, elçilerinin lanetlediği, toplumun genelinin
tiksindiği bu günah, genç yaşlı, bekâr evli demeden herkes için uzaklaşılması
gereken bir günahı kebiredir.
Zinayı helal görmek, küçümsemek,
normalleştirmeye çalışmak, aşk yahut nitelikli birliktelik ve sair aldatmaca
laflarla onu sevimli ve şirin göstermek, hatta teşvik etmek, iffet ve namus kavramlarını çağ dışılıkla
suçlayarak ahlaksızlığın yayılması için çalışmak, bunun içinde dine imana
namaza tesettüre savaş açmak tam bir küfür ve gerçek bir irtidattır. Hatta
hatta bu gibi yıkıcı, yok edici, hüsranlara uğratıcı bir günahı basın ve yayın
yoluyla, medya araç ve gereçleriyle, sinema, dizi, klip, muzır neşriyat,
internet ve benzerleriyle gençliğimize hoş göstermek, namus haya ve iffet
duygularını nesillerin vicdanlarından silmek ve gençliğin bu pisliği
kanıksaması, alışması ve normal görmesi için kitle iletişim vasıtalarını
devreye sokarak çalışmak tam anlamıyla toplumu içerden yıkmak için yapılan
bilinçli operasyonlardır.
Aziz cemaat!
İffet ve namusu hafife almak ebedi hüsran,
ebedi azap ve ebedi bir felakettir.
Yüce rabbimiz şöyle
buyurmaktadır: ‘Müminler arasında iffetsizlik ve hayâsızlığın yayılmasını
arzu edenlere dünya ve ahirette can yakıcı bir azap vardır. Allah bilir siz
bilemezsiniz.
Bu ayetten bir toplumun ancak değerleriyle
ayakta durduğunu, bu değerleri olmadan yıkılıp yok olacağını ve özellikle de iffet
namus ve hayâ kavramlarının İslam ümmetinin en önemli temel taşları olduğunu
anlarız. Bu kavramlarla oynayanlar bunları yok etmeye ve yozlaştırmaya
çabalayanlar aslında bir milletin mahremine el uzatan şımarık ve sefih bir
zümreden başkası değildir. Ne yazık ki bu şımarık ve beyinsiz şehvetperest
sürüsü maalesef bu milletin medyasında, siyaset ve politika alanında, iş ve
ekonomi dünyasında pek de az sayılamayacak kadar fazladır.
Rabbimiz böyle sefih ve şımarık
kimselerin yaşadıkları topluma maliyetleri hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Biz
bir memleketin helake sürüklenmesini takdir ettiğimizde o memleketin başına
azgın, şımarık ve sefih olanlarını musallat ederiz. Onlarda orada, fıskı fucur
işler, azgınlık yapar; zulüm, haksızlık ve kötülükle günaha dalar ve insanları
Allah’a isyana sürüklerler. Böylece o memleket hakkındaki cezalandırmaya dair
hükmümüz gerçekleşir. Bizde oranın altını üstüne getiririz. Biz Nuh’tan sonra
nice nesilleri helak etmişizdir. Senin Rabbin kullarının isyanlarını gören ve
bilen olarak yeter.”
Muhterem Müslümanlar
Bu tip zararlı kişilere karşı durmak,
zinacılığa karşı evliliği, namussuzluğa karşı namusluluğu, edepsizliğe karşı
edebi, hayâsızlığa karşı hayâyı, iffetsizliğe karşı iffeti savunmak biz
Müslümanların en mühim vazifesidir ve bu ümmetin selameti için hayati önem
taşımaktadır.
Muhterem Müslümanlar!
Hutbemi bazı ayet mealleriyle noktalamak
istiyorum:
İnsanların kendi işledikleri kötülükler
sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır dönmeleri için Allah
yaptıklarının bazı sonuçlarını onlara tattıracaktır. Rum 41
“Allah
kâfirlere lanet etmiş ve onlar için cehennemi hazırlamıştır. Onlar orada ebedi
olarak kalacaklar hiçbir dost ve yardımcı bulamayacaklardır. Cehenneme
atıldıkları o gün; “Keşke Allah’a ve Rasulune itaat etseydik.” diyecekler ve yine
devamla “Ey rabbimiz biz gerçekte büyüklerimize ve önderlerimize uymuştuk.
Onlarsa bizi doğru yoldan çıkardılar. Ey rabbimiz bugün onlara iki kat azap ve
ve onlara büyük lanet et! derler.”AHZAB 64-68
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder