26 Mart 2016 Cumartesi

DÜNYA’DA EN UCUZ ŞEY : MÜSLÜMAN KANI… AMA NEDEN?
Arşivimi karıştırırken 1993 ağustos tarihli Altınoluk dergisiyle karşılaştım. 93 yılı özelikle ilgimi çekti ve okumaya başladım. Derken Bosna Hersek müftüsü Mustafa Çeriç’le o yıllarda yapılmış bir röportaj beni adeta içine çekti. Bu ropörtaj o gün bugündür dünyada değişen pek bir şeyler olmadığını gözler önüne sermesi bakımından gayet manidar görünüyordu.
Biliyorsunuz Bosna’da dünyanın gözleri önünde hem de o insanı tanrılaştıran Avrupa’nın yanıbaşında -hatta içinde de diyebilirsiniz- bir insan kıyımı yaşandı. Aslında butür kıyımlar Avrupa’nın yabancısı sayılmazdı. Endülüs’te 1492 de yaptıkları şeyler hafızalardan silinmeden 1992 de 500 yıl sonra da tekrarlandı. Avrupa aynı Avrupa, Batı aynı Batı’ydı. İkiyüzlülüğüyle vahşet ve acımasızlığıyla yerinde sayıyordu Batı. Bosna’da 3 yıl içinde yüzbinlerce müslümanın canına kıyıldı. Toplama kamplarına silahsız ve perişan bir şekilde yığılan insanlar BM gözetiminde katliamlara tabi tutuldu. 40 bin kadın sistematik bir şekilde tecavüzlere uğradı. Sırplar Boşnak neslini bozmak için bunu yaptıklarını söylemekten hicap duymuyorlardı. Peki onları koruması gerekenler neredeydi? Türkiye Mısır Pakistan neredeydi? İran (!) dan sözetmek bile gülünç- neredeydi? Koca bir İslam alemi adeta yokluğa ve bilinmezliğe gömülmüştü. Bu olaydan alınacak çok ders vardı elbet ama belki de en önemlisi Müslümanların Hilafetten sonra sahipsiz başsız kaldığı gerçeğiydi. Bosnalılar BM’lerin kendilerini koruyacağına inanarak silahlarını teslim etmişler. Tabi ki bu en önemli yanlışlarıydı.
Bundan 19 yıl önce Mustafa Ceriç neler söylüyor dönüp bir bakalım ve ibret almaya çalışalım.
“Dünyanın dört bir yanındaki her kesimden Müslümanlara – entellektüellere dindarlara felsefecilere öğretmenlere laiklere ve laik olmayanlara – bir çağrı yapmak istiyorum. “Hepimiz aynı geminin içindeyiz ve hepimize Müslüman olarak bakıyorlar. Bu nedenle bu farklılıkların üstesinden gelmeliyiz ve ne yapmamız gerektiğini belirlemeliyiz. Bu ikiyüzlü BM ve Avrupa topluluğu içinde yaşamımızı sürdürmeyi başarmalı ve kuvvetlerimizi birleştirerek gelmekte olan yeni kuşak Müslümanları korumalıyız. Artık Avrupa hümanizmine ve Avrupa’nın iyi niyetine inanmıyorum. Avrupa tüm dünyaya insan haklarını umursamadığını gösterdi.”
“Avrupa bize içerisinde barış ve güvenlik veremedi. Artık Avrupa’nın kimseye insan haklarından bahsetmeye hakkı yok! Öte yandan Müslümanlar BM’nin orada (Bosna) kendilerini korumak için bulunduğunu düşünmemeliler; onlar orada başka şeyleri korumak için bulunuyorlar. Dolayısıyla Müslümanlar bu dünyada kendilerini koruyacak mekanizmaları oluşturmalıdırlar. Müslüman ülkeler şu anda dağınık bir durumdadırlar, farklı dünya güçlerinin etkisi altındalar. Ama hiçbir Müslüman ülke güvende olduğunu söyleyemez.”
“Kendi kızlarımızı kızkardeşlerimizi ve annelerimizi koruyamayacak durumdayız. Tecavüze uğruyorlar, öldürülüyorlar ve katlediliyorlar ve biz hiçbir şey yapamıyoruz. Bu sadece Bosna’da değil dünyanın başka yerlerinde de böyle. Müslümanlara mesajım bir an önce uyanmaları ve birşeyler yapılması için hükümetlerini beklememeleri gerektiğini bilmeleridir. Müslüman kitleler gelmeli ve “güvende değiliz yaşamlarımız tehlike altında ve uluslararası topluluk güvenliğimizi umursamıyor. Bundan dolayı da kendi hayatlarımız dinimiz mülk ve servetimiz bağımsızlık ve onurumuzu koruyabilmek için birşeyler yapmak zorundayız.” demeliler.”
“Müslümanları harekete geçirebilmek için daha ne olması gerekiyordu? Sırplar etnik temizlik yapıyorlar, Müslüman kadınlara tecavüz ediyorlar, camileri ve Müslüman köylerini yokederek halkı göçe zorluyorlar. İnsanları toplama kamplarında topluyorlar ve bütün bu olup bitenler Avrupa’nın göbeğinde bütün dünyanın gözleri önünde oluyor.”
Biz safdillik ederek bekledik ve Avrupa’nın savaşı önleyeceğini soykırıma izin vermeyeceğini BM’nin toplama kamplarına etnik temizliğe bir kez daha izin vermeyeceğini zannettik. Öğrenilmesi gereken en önemli şey belki de bu! Müslümanlar kendilerini silahlandırmalı, güçlü olmalılar ve İslam dünyası bir süpergüç haline gelmelidir. Değilse Müslüman halk olarak dünya içerisindeki geleceğimiz çok karanlık olacağından kuşku duyulmamalıdır.”
“Müslüman ülke hükümetlerine eğer Müslümanların hayatlarını korumak için bir şeyler yapmayacaklarsa çekip gitmeleri gerektiğini ve bir şeyler yapabilecek olanlara fırsat vermeleri gerektiği mesajını ulaştırmalıyız. Bugün dünya pazarındaki en ucuz şey Müslümanların hayatıdır. Ve bundan dolayı da erkek olsun kadın olsun herbir Müslümana mesajımız bu dünyada güven içinde olmadıklarını bilmeleri ve ne yapacaksa herhangi bir hükümeti beklemeksizin kendi başına yapmalarıdır. Çünkü bütün Müslüman hükümetleri bir milyarlık bir nüfus Müslüman kızlarımızın kızkardeşlerimizin annelerimizin hayatlarını ve şereflerini koruyamıyor. Çok üzücü bir durum bu!
“İKÖ son derece pasif bir tutum takınıyor. Bu örgüt belli zamanlarda toplanan ve uluslararası meselelerde hiçbir etkisi olmayan bir örgüt durumunda. İKÖ nün gözünü açıp etkili bir şeyler yapması için daha neler olması gerektiğini bilmiyorum.”
“ Bu topraklarda insanlar yüzlerce yıldır barış içerisinde yaşamışlardı. Ama Sırp saldırganlığı başladığında herşey bozuldu; cinayet ve katliamlar bu insanları mülteci olmaya zorladı. Peki Sırplar böyle bir şeye nasıl cüret edebildiler? İlk olarak Avrupa ve BM’nin kendilerine bir şey yapmayacaklarını, Müslümanların kendi aralarında bölünmüş olduklarını ve çok zayıf olduklarını bu durumdaki Müslümanlara dilediklerini yapabileceklerini biliyorlardı. Ve şimdi de bunu yapıyorlar.”
“Evet, dünyada Müslümanlara saygı duyulmuyor ama ağlayıp sızlayarak da bize saygı duyulmasını isteyemeyiz. Bunun için çok güçlü olmak zorundayız… Çünkü Avrupa Topluluğu ve BM aklın yasasına değil gücün yasasına dayanıyor ve biz de kendimizi  korumak için bu gücü kullanmak zorundayız. Bize ahlak dersi verenler ahlakın  en basit gereklerini bile uygulamıyorlar”  (Mustafa Ceriç, 1993 Altınoluk)

Bu günde Suriye’de yaşananlar aynı sürecin yeniden başa alındığını göstermiyor mu? Bir avuç Baascı ve Nusayrinin Katliam ve saldırısı dünyanın gözleri önünde gerçekleşirken Avrupalıların binlerce yıl öncesindeki Roma arenalarında birbirini vahşice katleden kölelere yaptıkları tezahürat kadar bile seslerinin çıkmaması BM’nin kocaman bir balondan başka hiçbir özelliği bulunmayan bir kurum olduğunu göstermiyor mu? Evet bugün “Halimize yazık” demekten başka bir şey konuşamıyoruz. Coca Colaları afiyetle içiyor Amerikan ürünlerini lüksüne tüketiyoruz. Cocacoladaki böcek boyası da sağlığa verdiği müthiş zararda bizi durduramıyor bu ibtiladan. Hele hayatımıza giren lüx Amerikan ürünleri dur durak bilmeden satılıyor hanımlar arasında. Zengin olmayı kafalarına koymuş Amerikan menşeli para kazanma felsefesiyle yıkanmış beyinlere kolayca komşu olabilirsiniz bu günlerde.
İşte 1993 de Bosna; 2000 li yıllarda Irak ve Afganistan… Filistin ise hiç bitmeyen kesintisiz bir facia.. ve şimdi Suriye.. Olay aynı figürler farklı.. Acaba kendimize hangi gün gelmeyi düşünüyoruz? Ne zaman ibret alacağız? Yoksa siz ateşten bir oyunun içerisinde olduğumuzun ve bu kaçınılmaz sonun bir gün bizim de kapımızı çalacağından şüphe mi ediyorsunuz?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder