27 Mart 2016 Pazar

                          Hutbe :      Kurban Bayramı Hutbesi                                          2011, Kasım,
Muh. Müs..
Bir Kurban bayramını daha idrak etmiş bulunuyoruz. Kurban sözlükte yaklaşmak yakın olmak anlamındadır. Dini ıstıhahta ise “Kişinin Allah’a yaklaşmak için elinde olan en değerli varlığını feda etmesi, ondan Allah için vazgeçmesi” demektir. Buna göre Allah ile yakınlık kazanmak için verilen adanan en değerli şey anlamına gelir. Kurban ibadeti ilk insan Adem (a.s.) dan beri bilinmektedir. İbrahim (a.s.) dan itibaren ise düzenle yapılan bir ibadet olarak bugünümüze kadar gelmiş bulunmaktadır.
Allah’a kurban verenlerin ilklerinden olan İbrahim’ın a.s. bütün hayatı gerçek bir kurbanın; Allahın yoluna kurban olmuş bir insanın hikayesidir. İbrahim (a.s.), babasının ve kavmindekilerin aşırı tepkilerine rağmen putperestliğe Nemrudizm’e despotluğa karşı çıkmış ve “insanları ben de yaşatıp öldürebilirim” diyecek kadar şımarmış, ilahlık sevdasına kapılmış olan tağutların yüzüne hakkı haykırmış ve bunun için azap ve cezanın en kötüsü ateşe atılmış bir kurbandır. Hayatını Allah yoluna feda edilmeye hazır bir kurban gibi yaşayan h.z. İbrahim, oğlu İsmail’e de aynı bilinç ve şuuru telkin etmiş, onu da Allah yoluna bir kurbanlık olarak yetiştirmiştir. İsmail (a.s.) “Ey babacığım! Allah sana neyi emrediyorsa hemen yerine getir! Bana gelince beni düşünme! Beni inşallah sabredenlerden bulacaksın.” diyerek daha 11 yaşındayken Allah yoluna feda olmanın haz ve huzurunu tüm dünyaya ilan etmiştir.
Demek ki en büyük kurban insanın kendisini, canını ve malını,  gençliğini ve hayatını Allah’a severek vermesidir. O zaman:
Hayatını Allah’ın indirdiği kitabını ve rasulunun yolunu tanımaya adayan her ilim talebesi, en değerli varlığı canını, gençlik yıllarını Allah’a adayarak ona en değerli zamanlarını vererek kurbanın en güzel örneğini vermiş olmaktadır.
Hayatını Allah’ın dinine göre yaşayan, din ve dünya ayrımı yapmadan Allah’ı her yer ve zamanda hükümran gören, samimi, dindar, müttaki bir Müslüman hayatının en güzel ve dinç çağlarını Allah’ın yoluna adayarak Allah’a kurbanların en güzelini sunmuş olmaktadır.
  Zamanın adi ve iffetsiz yaşam telakkisi karşısında nefsinin ahlak ve edep dışı yaşam çağrılarına karşı mücadele veren, iffetini, şerefini, namusunu ve ırzını her türlü çirkin davranışlardan sakınan bir genç, nefsini Allah’a adamış, kendini Allah’a kurban etmiş demektir.
İş yerinde rüşvete, yalana, talana, hırsızlığa, hortumculuğa, kötülüğe ve düzenbazlığa çağrıldığı halde bütün bunlara “Ben Allah’tan korkarım” diyerek sırtını çeviren bir işçi, bir memur, bir yönetici, kendini Allah’ın sevgi ve hoşnutluğu için kurban etmiş demektir.
Allah’a içten boyun eğen, kocasına itaat eden, evinde lüks israf ve şatafata izin vermeyen, dinini öğrenip yaşayan, çocuklarını en güzel biçimde yetiştiren ve Allah’a kulluğa teşvik eden bir hanımefendi kurban örneklerinin en güzelini ortaya koymuş olmaktadır.
Açık saçıklığa, modern hayat tarzına, hayasız, utançsız, iffetsiz davranışlara çağrıldığı halde “ben Allah’tan korkarım” diyerek bütün bu cazibeli teklifleri geri çeviren ve İslami hayat tarzını benimseyen bir genç kız kendisini ve hayatını Allah’a adamış ve ona kurban sunmuş bir şahsiyet olarak kabul edimelidir.
Canıyla malıyla bilgisiyle azmi ve iradesiyle çaba ve gayretiyle Allah yolunda cihad eden, insanları hakk’a davet eden, onları lüx ve israftan, haram ve yolsuzluktan sakındıran bir mü’min kendisini Allah’a kurban vermiş İbrahimi ve Muhammedi bir şahsiyettir.
Muhterem Müs..
Allah’a kurban olmanın karşısında bir de şeytana kurban olma tehlikesi de vardır. Şeytana nasıl kurban olunur? Diyecek olursanız birkaç misalle onu da aydınlatmak isterim.
Dünya hayatının cazibesine kapılarak ahreti unutanlar; Allah’a ve kullara olan haklarını ödemeyenler, bir kısım insanın yöneticisi olduğu halde çalıp çırpan, insanları aldatan Karun kadar hazineler biriktirenler şeytanların kurbanlarıdırlar. Şeytanlara adananlar ise şeytanlara sunulmakta ve iblisi memnun etmektedirler.
Kendisini lüxün, mal ve servet şehvetinin pençelerine teslim ederek, bencilce egoistçe bir hayat sürenler Allah’ın değil şeytanın kurbanlarıdırlar.
“Bana dokunmayan bin yıl yaşasın” diyenler, kendisini besleyen toplumun sorunlarına, problemlerine aldırış etmeyenler, ben kazandım ben yerim dercesine yaşayıp; yere batırılmış Karunları hatırlatanlar Rahmanın değil, şeytanların kurbanlarıdır.
Dünyaya ne için geldiğini unutarak, sade yeme içme ve cinsel doyum peşinde gününü gün eden, har vurum harman savuran, lüks israf ve ve gösteriş peşinde ömrünü heba edenlerde şeytan yollarına kurban olanlardır.
Hayatı, serveti, canları, sağlık ve afiyeti Allah’tan aldığı halde Allah yolunu unutan, Allah yoluna yardım gayret ve niyetinden uzaklaşmış, toplumu ıslah yolunda hiçbir çaba ve gayret göstermeyenlerde şeytan ve iblise kurban olanlar zümresindedirler.
Fikirsiz, şuursuz, bilinçsiz, kitapsız, şeriatsız, hukuksuz yaşayıp kibirle, cahiliye taassubuyla böbürlenerek, ilkelliğini basitliğini sığlığını bayağılığını örtmeye çalışanlar, hak dinin emir ve yasaklarından uzak yaşayıp bir türlü kendilerine gelemeyenler hep şeytanın yoluna kendilerini kurban verenlerdir. Böyleleri Rahmana değil şeytana yakındırlar. Rabbim bizleri şeytandan ve tuzaklarından korusun! Onun ve avenesinin kötülük ve şerlerini bizden uzak kılsın.   
Hepimizin Kurban ibadetinin hakiki vechesini idrak eden mü’minlerden olması duasıyla hepinizi Allah’a emanet ediyorum.  Evleriniz huzur, yurdunuz barış ve diyarınız darı İslam olsun diyerek sözlerimi noktalamak istiyorum. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder