27 Mart 2016 Pazar

HURAFEYE DEĞİL HAKİKATE GELELİM
Hak din İslam insanlara dünya hayatının geçici süsleriyle aldanmamayı; ahiretteki asıl hayatımızı unutmamayı, yaratanımıza, ailemize çevremize ve kendimize karşı olan  sorumluluklarımızı yerine getirmeyi öğütlemektedir. İslam’ın bizden neler istediğini bilmek için okuma ve öğrenmeye ihtiyacımız bulunmaktadır. Bunun için İslam bilginlerinden/alimlerinden istifade etmemiz boynumuzun borcudur. Öğrendiklerimizi yaşamak, kulak arkası yapmamak, dinleyip itaat etmekse çok mühimdir. Bunu da başarmamız ve hak dinin samimi takipçileri olmamız gerekir.
Hak dinin gönderiliş nedeni insanları içine düştükleri cahiliye düzen ve sistemlerinden kurtarıp yeniden Allah’a kul olmalarını böylelikle de huzur ve barışa, mutluluk ve refaha kavuşmalarını sağlamaktır. İnsanları kullara kulluktan kurtarmak, kulları ilahlaştırılmaktan putlaştırmaktan sakındırmak İslam’ın esas gayesidir. Biz Müslümanlar kim olursa olsun hatta bir peygamber, bir evliya yahut bir kumandan veya bir siyasi ya da dini lider olsun her türlü putperestliği insana tapıcılığı elinin tersiyle reddetmeye en layık bir ümmetiz. Çünkü bizim peygamberimiz insanlara cinlere meleklere vs. tüm mahlukata tapmaktan insanları sakındırmış ve bunun için savaşlar yapmaktan dahi çekinmemiş bir şahsiyettir.
 İnsanları haşa tanrılaştırmak, onlar öldükten sonra bile onlardan medet ummak, çürümüş  kemiklerine yönelerek çağrılar yapmak, onlardan yardımlar dilemek, onlara sığınmak İslam’ın değil olsa olsa batıl inanışların görüntüsüdür. Bu görüntüye sahip bir din İslam dini olmak bir yana kahin ve büyücülerin dini olmaya daha yakındır.  Bu batıl ve hurafeci davranışları İslam’mış gibi göstermekse Allah’a yapılan en büyük iftira ve zulümdür.
Dinimiz İslam; Kitab’a dayalı, sahih /doğru bilgiyi temel edinmiş bir dindir. İslam’ı öğrenip yaşarken dikkat edeceğimiz en önemli husus hurafe bilgi ve davranış yuvası haline gelmiş geleneksel odakları tanımamızdır. Çünkü din adına çağrıldığınız şey eğer bir hurafe ise kazananlardan değil kaybedenlerden olmak kaçınılmazdır. O zaman üfürükçü çevrelerin, hurafeci odakların yalan yanlış yaygaralarına kulak asmamanın bilakis doğru bilgi ve pratiğin peşinde olmanın bu dine ulaşmaktaki en önemli şart olduğunu açıkça söyleyebiliriz. Rüyalardan ilim öğrendiklerini iddia edenler ya da batın gizli ilimlerden kendilerine de verildiğini söyleyenler, İslam inancına aykırı olduğu halde uydurma rivayetleri okuyup anlatanlar yahut atadan dededen kalma ünvanların arkasına sığınarak din algısı oluşturmaya çalışanlar insanları göz göre göre helaka götürenlerdir.
Bunun yanında İnsanları yalnızca Allah’a kulluğa değil de Allah ile birlikte kendilerine de kulluğa çağıranlar, insanları kullar köleler bendeler edinenler ilahi hidayetten de mahrum bir güruhtur.
Elbette bize dünya ve ahirette kurtuluş verebilecek tek din ve nizam İslam’dır. Ancak şunu aklımızdan hiç çıkarmamalıyız ki okumanın atlanıldığı, öğrenmenin savsaklandığı, doğru bilginin ıskalandığı, doğru bilincin devre dışı bırakıldığı bir İslam, tabelasında “İslam” yazdığı halde içi uydurma ve yalanlarla doldurulmuş bir yapı olmaktan öteye geçemez. Böyle bir yapıdan kurtuluş beklemekse boşunadır. Bunun için İslam’a onun safiyetini kaybetmemiş olmasına dikkat ederek yaklaşmak gerekir. Uçtu kaçtı masallarıyla, efsane kabilinden anılan halk anonimleriyle, uydurma rivayetlerle  İslam’ın gerçek ve hakikat olan varlığını görebilmek asla mümkün değildir. Bundan dolayı efsaneler, hurafe ve masallar, uydurma rivayetler ve yanılgı dolu inanışlar pompalayanlar, öğrenip yaşamayı değil el alıp kurtulmayı hesaplatan, bilgi ve bilinci artırmayı değil körükörüne bağlılıkları artırmayı revaçta tutanlar; İslam’ın şura, emribil maruf nehyi anil münker, ilim, cihat, sabır, istikamet gibi yanlarını bir yana bırakıp yüzyıllardır atadan dededen kalma asılsız temelsiz kaynaksız işleri İslam diye satanlar,  mücadele verilmesi gereken bir başka alandır. Bu alandaki mücadele ise asla kusur kabul etmeyecek bir konumdadır.
 Yarın ahirette elimiz boş kalsın istemiyorsak bugünden doğru bilgiyle doğru pratiğin arasını kesiştirmeli; Okumanın, öğrenmenin, ilmin, bilginin nurunu/ ışığını kararan kalplerimize, yoksullaşan dağarcığımıza tutarak gerçeğin ufuklarına doğru seyreylemeliyiz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder