KAFİRLERİ
VELİ EDİNMEK
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ
بَعْضٍ اِلَّا تَفْعَلُوهُ تَكُنْ فِتْنَةٌ فِى الْاَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ (73)
“Veli” kelimesi Arapça olup sözlükte “sahip, birinin üzerinde
otorite ve dost manalarında kullanılmaktadır. Çoğulu “evliya”dır. Türkçemizde
kullandığımız “vilayet valisi” ; “çocuğun velisi” ya da“velayet hakkı”
ifadeleri konumuz olan “veli” kelimesiyle aynı kökten gelmektedir. İslami bir
terim olarak bir müminin üzerinde ona sahip çıkabilecek, onun hakkında söz söyleme
ve karar verme yetkisini elinde bulundurabilecek makam ya da kişi demektir.
Kuran’da buyrulduğuna göre müminlerin velisi ancak Allah, Allah’ın rasulu ve
müminlerdir.[1] Bunun
dışında kalanların, müminler hakkında herhangi bir otoriteleri bulunmamaktadır. Bu durum aynı zamanda “itaatin yalnızca
Allah’a, Rasulune ve müminlerden olan emir sahiplerine olması” gerektiğine dair
olan Kurani hükümle de bağdaşmaktadır.
Kuran’da Allah c.c. kafirleri
“veli” edinmememizi istemektedir. Bunun anlamı şudur: “hiçbir kafir bir
müslümanın geleceği ile ilgili olarak yetkili kılınamaz. Hiçbir kafir
Mü’minlerin üzerinde hiçbir otoriteye sahip olamaz. Mü’minleri sevk ve idare
edemez. Mü’minleri yönlendirecek herhangi bir mevkiye getirilemez.” Bu
gerçekler Kuran’da şu ifadelerle yer almaktadır:
“28.
Müminler, müminleri bırakarak kafirleri veli edinmesinler. Kim böyle yaparsa
artık Allah ile arasında hiçbir ilişki kalmaz.”(Ali İmran)
51.
Ey müminler yahudileri ve hristiyanları veli edinmeyiniz. Onlar birbirlerinin velileridirler.
Sizden kim onları veli edinirse o da onlardan olur. Hiç kuşkusuz Allah,
zalimleri doğru yola iletmez.”(Maide,51)
“Kafirler
birbirlerinin velileridirler. Eğer bu veliliği sizde aranızda
gerçekleştiremezseniz yeryüzünde büyük bir fitne ve bozukluk meydana
gelir.”(Enfal,73)
Kafirleri
üzerimize veli yapmak dinimizce nasıl yasak ise onlara itaat ve boyun eğmekte
aynen yasaklanmıştır. Çünkü bunda Müslüman bir toplum için çok büyük zararlar
ve felaketler bulunmaktadır. Müslümanların kendilerine itaat ettiklerini
anlayan ehli küfrün ilk işi Müslümanların ellerinden hak dini almak olacak ve böylelikle
onları kimliksiz bir toplum yapmak kolaylaşacaktır. Kimliksiz topluluklar
düşmana karşı koyamaz, milli benlik ve kültürlerini yitirdikçe de köleleşmekten
kurtulamazlar. Böyle milletler kafirlerin dillerini, dinlerini, kültürlerini ve
hayat tarzlarını benimsedikçe kendini unutur, öz benliğini kaybederler. Hele bu
hale “İslam” gibi hak bir dine mensup fertlerin maruz kalması çok daha acı ve
hüzün vericidir. Çünkü kafirlerin dinlerinin, felsefelerinin ve hayat tarzlarının bırakın başka milletlere
fayda vermek kendilerini bile ayakta tutabilmesinin imkansız olduğu iyice
ortaya çıkmıştır. Şu an yeryüzünde insan hayatının sürekliliğini sağlayabilecek
tek nizam bulunmaktadır. O da İslam nizamıdır. İslam’ın karşısındaki tüm
sistemler her boyutta iflas ettiklerini ilan etmiş durumdadırlar. Hiçbir dine
tabi olmayan Allah’a inanmayan, Allah korkusu olmayan, sadece günübirlik
hazzına tapan, zevk ve eğlenceyi en büyük tutkusu edinen batılılar ve
batılılaşmış milletler çok yakında büyük bir çöküşe maruz kalacaklardır. Bu
böyleyken ister şarktan ister garbtan kafirleri, iyi kötü demeden tüm işlerinde
örnek edinmek onları “veli” edinmektir. Neticede bu hal kendilerini veli edinen
Müslümanlara da büyük bir hezimet yaşatacaktır. Bunun için Rabbimiz c.c. şöyle buyuruyor:
“
Ey müminler, kendilerine (daha önceden) kitap verilen Yahudi ve
Hıristiyanlardan herhangi bir topluluğa uyarsanız onlar sizi iman ettikten
sonra döndürüp (kendileri gibi) kafirler yaparlar. Allah'ın ayetleri size
okunuyorken ve O'nun Peygamberi aranızdayken nasıl kafir olabilirsiniz? Kim
Allah’a (onun emir ve tavsiyelerine) sımsıkı sarılırsa doğru yola iletilmiş
olur.” (Ali İmran, 100-101)[2]
“ Ey
iman edenler! Eğer kafirlere itaat edecek olursanız, sizin gerisin geriye
çevirip küfre düşürürler de sonra ziyana uğrarsınız.”[3](Ali
İmran,149)
Bu
ayetlerden ilkinin iniş sebebi gayet ibret vericidir. Medine şehrinde Allah’ın
elçisinin yeni olduğu sıralarda daha evvelden kavgalı olan Evs ve Hazrec
kabilelerinin bazı üyeleri bir Yahudi komplosuna maruz kalırlar. Onların böyle
İslam kardeşliği içinde huzurlu halini gören yaşlı bir Yahudi kıskançlığından fesatlığından
ne yapacağını bilemez ve hemen onlarında duyacakları bir biçimde şavaş
günlerini hatırlatan bir destanı bir çocuğa öğretip onun da seslice söylemesini
tembihler. Çocukta onun dediği gibi yapar. Destanı duyan Evs ve hazrecli
Müslümanlar acılı ve sıkıntılı o günleri hatırlar ve tartışmaya başlarlar. İş
kavgaya dönecekken durum Allah’ın elçisine bildirilir. Allah’ın elçisi koşarak
gelir ve ortamı yatıştırır. Mesele anlaşılmıştır, Müslümanlar bir Yahudi
komplosuyla karşı karşıya kalmışlar ve neticede birbirlerini katletmeye kadar
gidecek bir süreç Allah rasulu tarafından bertaraf edilmiştir. İşte bu ibret
verici olayın ardından bu ayetler nazil olmuştur.
“Ey
mü’minler! Yahudi ya da Hristiyanlardan bir topluluğa itaat edecek yani onlara
kulak verip onların sözlerine değer verecek olursanız onların kitapları onların
yazıları onların eleştirileri diye diye onları gözünüzde böyle mühim bir yere
getirecek olursanız sizi imandan sonra kafirler yapmaya kalkarlar. Sizi imandan
çevirmek için her dolabı çevirir her numarayı döndürürler. Onlara itaat
etmeyin! Onları dinleyip kulak vermeyin!” buyrulmuştur.
Çünkü
onlar müminler için küfürden başkasına razı olmazlar. illada kendileri gibi
olmanızı isterler. Nesillerinizi bozmak hayaliyle yanıp tutuşurlar,
kadınlarınızı kendi kadınlarını düşürdükleri rezalet ve iğrençliğe düşürmek
isterler. Toplum içinde krizden krize, anarşiden anarşiye düşerek zafiyete
uğramanıza çabalar dururlar. Hülasa sizin de onlar gibi olmanızı candan
isterler. Bunun için onlara karşı çok dikkatli olmalısınız. Onlarla yaptığınız
kültürel tüm etkileşimlerinizi tabir yerindeyse iyi bir virüs taramasından
geçirmelisiniz. Toplumunuza, ailenize, gurubunuza fitnenin zulmün fesat ve
hıyanetin tohumlarının ekilmesini istemiyorsanız küffara karşı dikkatli
olmalısınız. Onlara rızanızla boyun eğmemeli, onlardan aldığınıza, okuduğunuza,
dinlediğinize dikkat etmelisiniz. Böyle yaptığınız taktirde onlardan
korunabilir ve kendinizi muhafaza etmiş olursunuz. Aksi taktirde onların
aranıza hangi nifakı sokacağı, sizi hangi yardan yuvarlayacağı belli
olmaz. Eğer bütün bu nasihat ve
tavsiyelere rağmen yine böyle bir toplumsal musibete uğrarsanız biliniz ki
bunun sebebi kafirleri üzerinize veli edinmenizden dolayıdır.
[1] Maide 55
[2]
يَا اَيُّهَا الَّذِينَ
اَمَنُوا اِنْ تُطِيعُوا فَرِيقًا مِنَ الَّذِينَ اُوتُوا الْكِتَابَ يَرُدُّوكُمْ
بَعْدَ اِيمَانِكُمْ كَافِرِينَ (100) وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَاَنْتُمْ تُتْلَى
عَلَيْكُمْ اَيَاتُ اللَّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُ وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللَّهِ فَقَدْ
هُدِىَ اِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ (101)
[3] يَا
اَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اِنْ تُطِيعُوا الَّذِينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ
عَلَى اَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ (149)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder