27 Mart 2016 Pazar

KAFİRLERİ VELİ EDİNMEK
 وَالَّذِينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ بَعْضٍ اِلَّا تَفْعَلُوهُ تَكُنْ فِتْنَةٌ فِى الْاَرْضِ وَفَسَادٌ كَبِيرٌ (73)
“Veli” kelimesi Arapça olup sözlükte “sahip, birinin üzerinde otorite ve dost manalarında kullanılmaktadır. Çoğulu “evliya”dır. Türkçemizde kullandığımız “vilayet valisi” ; “çocuğun velisi” ya da“velayet hakkı” ifadeleri konumuz olan “veli” kelimesiyle aynı kökten gelmektedir. İslami bir terim olarak bir müminin üzerinde ona sahip çıkabilecek, onun hakkında söz söyleme ve karar verme yetkisini elinde bulundurabilecek makam ya da kişi demektir. Kuran’da buyrulduğuna göre müminlerin velisi ancak Allah, Allah’ın rasulu ve müminlerdir.[1] Bunun dışında kalanların, müminler hakkında herhangi bir otoriteleri bulunmamaktadır.  Bu durum aynı zamanda “itaatin yalnızca Allah’a, Rasulune ve müminlerden olan emir sahiplerine olması” gerektiğine dair olan Kurani hükümle de bağdaşmaktadır.
Kuran’da Allah c.c. kafirleri  “veli” edinmememizi istemektedir. Bunun anlamı şudur: “hiçbir kafir bir müslümanın geleceği ile ilgili olarak yetkili kılınamaz. Hiçbir kafir Mü’minlerin üzerinde hiçbir otoriteye sahip olamaz. Mü’minleri sevk ve idare edemez. Mü’minleri yönlendirecek herhangi bir mevkiye getirilemez.” Bu gerçekler Kuran’da şu ifadelerle yer almaktadır:
“28. Müminler, müminleri bırakarak kafirleri veli edinmesinler. Kim böyle yaparsa artık Allah ile arasında hiçbir ilişki kalmaz.”(Ali İmran)
51. Ey müminler yahudileri ve hristiyanları veli edinmeyiniz. Onlar birbirlerinin velileridirler. Sizden kim onları veli edinirse o da onlardan olur. Hiç kuşkusuz Allah, zalimleri doğru yola iletmez.”(Maide,51)

“Kafirler birbirlerinin velileridirler. Eğer bu veliliği sizde aranızda gerçekleştiremezseniz yeryüzünde büyük bir fitne ve bozukluk meydana gelir.”(Enfal,73)

Kafirleri üzerimize veli yapmak dinimizce nasıl yasak ise onlara itaat ve boyun eğmekte aynen yasaklanmıştır. Çünkü bunda Müslüman bir toplum için çok büyük zararlar ve felaketler bulunmaktadır. Müslümanların kendilerine itaat ettiklerini anlayan ehli küfrün ilk işi Müslümanların ellerinden hak dini almak olacak ve böylelikle onları kimliksiz bir toplum yapmak kolaylaşacaktır. Kimliksiz topluluklar düşmana karşı koyamaz, milli benlik ve kültürlerini yitirdikçe de köleleşmekten kurtulamazlar. Böyle milletler kafirlerin dillerini, dinlerini, kültürlerini ve hayat tarzlarını benimsedikçe kendini unutur, öz benliğini kaybederler. Hele bu hale “İslam” gibi hak bir dine mensup fertlerin maruz kalması çok daha acı ve hüzün vericidir. Çünkü kafirlerin dinlerinin, felsefelerinin  ve hayat tarzlarının bırakın başka milletlere fayda vermek kendilerini bile ayakta tutabilmesinin imkansız olduğu iyice ortaya çıkmıştır. Şu an yeryüzünde insan hayatının sürekliliğini sağlayabilecek tek nizam bulunmaktadır. O da İslam nizamıdır. İslam’ın karşısındaki tüm sistemler her boyutta iflas ettiklerini ilan etmiş durumdadırlar. Hiçbir dine tabi olmayan Allah’a inanmayan, Allah korkusu olmayan, sadece günübirlik hazzına tapan, zevk ve eğlenceyi en büyük tutkusu edinen batılılar ve batılılaşmış milletler çok yakında büyük bir çöküşe maruz kalacaklardır. Bu böyleyken ister şarktan ister garbtan kafirleri, iyi kötü demeden tüm işlerinde örnek edinmek onları “veli” edinmektir. Neticede bu hal kendilerini veli edinen Müslümanlara da büyük bir hezimet yaşatacaktır.  Bunun için Rabbimiz c.c. şöyle buyuruyor:
“ Ey müminler, kendilerine (daha önceden) kitap verilen Yahudi ve Hıristiyanlardan herhangi bir topluluğa uyarsanız onlar sizi iman ettikten sonra döndürüp (kendileri gibi) kafirler yaparlar. Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun Peygamberi aranızdayken nasıl kafir olabilirsiniz? Kim Allah’a (onun emir ve tavsiyelerine) sımsıkı sarılırsa doğru yola iletilmiş olur.” (Ali İmran, 100-101)[2]

“ Ey iman edenler! Eğer kafirlere itaat edecek olursanız, sizin gerisin geriye çevirip küfre düşürürler de sonra ziyana uğrarsınız.”[3](Ali İmran,149)
Bu ayetlerden ilkinin iniş sebebi gayet ibret vericidir. Medine şehrinde Allah’ın elçisinin yeni olduğu sıralarda daha evvelden kavgalı olan Evs ve Hazrec kabilelerinin bazı üyeleri bir Yahudi komplosuna maruz kalırlar. Onların böyle İslam kardeşliği içinde huzurlu halini gören yaşlı bir Yahudi kıskançlığından fesatlığından ne yapacağını bilemez ve hemen onlarında duyacakları bir biçimde şavaş günlerini hatırlatan bir destanı bir çocuğa öğretip onun da seslice söylemesini tembihler. Çocukta onun dediği gibi yapar. Destanı duyan Evs ve hazrecli Müslümanlar acılı ve sıkıntılı o günleri hatırlar ve tartışmaya başlarlar. İş kavgaya dönecekken durum Allah’ın elçisine bildirilir. Allah’ın elçisi koşarak gelir ve ortamı yatıştırır. Mesele anlaşılmıştır, Müslümanlar bir Yahudi komplosuyla karşı karşıya kalmışlar ve neticede birbirlerini katletmeye kadar gidecek bir süreç Allah rasulu tarafından bertaraf edilmiştir. İşte bu ibret verici olayın ardından bu ayetler nazil olmuştur.
“Ey mü’minler! Yahudi ya da Hristiyanlardan bir topluluğa itaat edecek yani onlara kulak verip onların sözlerine değer verecek olursanız onların kitapları onların yazıları onların eleştirileri diye diye onları gözünüzde böyle mühim bir yere getirecek olursanız sizi imandan sonra kafirler yapmaya kalkarlar. Sizi imandan çevirmek için her dolabı çevirir her numarayı döndürürler. Onlara itaat etmeyin! Onları dinleyip kulak vermeyin!” buyrulmuştur.
Çünkü onlar müminler için küfürden başkasına razı olmazlar. illada kendileri gibi olmanızı isterler. Nesillerinizi bozmak hayaliyle yanıp tutuşurlar, kadınlarınızı kendi kadınlarını düşürdükleri rezalet ve iğrençliğe düşürmek isterler. Toplum içinde krizden krize, anarşiden anarşiye düşerek zafiyete uğramanıza çabalar dururlar. Hülasa sizin de onlar gibi olmanızı candan isterler. Bunun için onlara karşı çok dikkatli olmalısınız. Onlarla yaptığınız kültürel tüm etkileşimlerinizi tabir yerindeyse iyi bir virüs taramasından geçirmelisiniz. Toplumunuza, ailenize, gurubunuza fitnenin zulmün fesat ve hıyanetin tohumlarının ekilmesini istemiyorsanız küffara karşı dikkatli olmalısınız. Onlara rızanızla boyun eğmemeli, onlardan aldığınıza, okuduğunuza, dinlediğinize dikkat etmelisiniz. Böyle yaptığınız taktirde onlardan korunabilir ve kendinizi muhafaza etmiş olursunuz. Aksi taktirde onların aranıza hangi nifakı sokacağı, sizi hangi yardan yuvarlayacağı belli olmaz.  Eğer bütün bu nasihat ve tavsiyelere rağmen yine böyle bir toplumsal musibete uğrarsanız biliniz ki bunun sebebi kafirleri üzerinize veli edinmenizden dolayıdır.   



[1] Maide 55
[2] يَا اَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اِنْ تُطِيعُوا فَرِيقًا مِنَ الَّذِينَ اُوتُوا الْكِتَابَ يَرُدُّوكُمْ بَعْدَ اِيمَانِكُمْ كَافِرِينَ (100) وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَاَنْتُمْ تُتْلَى عَلَيْكُمْ اَيَاتُ اللَّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُ وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللَّهِ فَقَدْ هُدِىَ اِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ (101)

[3]  يَا اَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اِنْ تُطِيعُوا الَّذِينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ عَلَى اَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ (149)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder