KURAN VE SÜNNET’E UYMAK
İslam
kelimesinin sözlük anlamı teslim olmak demektir. Allah’ın son din için isim
olarak İslam kelimesini yani “teslim olmayı” seçmesindeki hikmet gayet açıktır.
Çünkü İslam dininin ana konusu Allah’ın kullarının Allah’a teslim olması;
İbadet ve itaatlerini yalnızca Allah’a sunması; hayatını ve ölümünü Allah’a
adaması ve ondan başka hiçbir olguyu ya da varlığı Allah’ın düzeyinde ona denk
ve benzer tutmamasıdır. O zaman İslam dininin yegane ölçüsü Allah’ın sözleri
yani Kuranı kerim ayetleridir dememiz gayet yerinde bir hükümdür.
Bu dinde
Allah’ın elçisi Hz. Muhammed’in yerini de doğru bilmek çok mühimdir. Hz.
Muhammed (s.a.v.) Allah’ın ayetlerini biz insanlara tebliği eden, Allah’ın
ayetlerini hem sözleriyle hem de yaşantısıyla açıklayan son elçidir.
İslam
dininde bu ikisinin yeri ve konumu tartışmasızdır. Allah’ın ayetlerini ifade
etmek için Kuran veya Kitap; Rasulun sözleri ve davranışları için ise “Sünnet”
kelimeleri kullanılmaktadır. Buna göre biz Müslümanların ana ve esas kaynakları
“Kitap ve Sünnet”tir. “Allah (c.c.) şöyle buyurdu” ; “Rasulullah (s.a.v.) şöyle
yaptı veya söyledi” ifadeleri dinde ana kaynağı oluşturur. Bir müslümanın
hayatında en önemli belirleyiciler Arapça ifadesiyle قال الله ve قال رسول الله sözleridir.
Allah (c.c.) şöyle buyurur: “Hiçbir mümin erkek
ve kadının Allah ve Rasulu bir konuda hüküm verdiklerinde başka hiçbir seçenekleri
kalmaz. Herkim Allah ve Rasulune asi olursa gerçekten açık bir sapıklıkla yoldan
çıkmış olur.”( Ahzap; 36)
Bu ayeti
kerimeden “ Allah ve Rasulu bir konuda hüküm beyan ettiklerinde inanmış / teslim
olmuş müminlerin Allah ve Rasulu’nun hükmünü uygulamak dışında hiçbir
seçeneklerinin kalmayacağını tam bir şekilde öğreniyoruz.
Ayrıca bu
ayet bize bir müminin hayatındaki gerçek ölçüleri açık ve net bir biçimde
belirlemektedir. Ölçü Kuran ve Sünnet’tir. Ölçü
Arapça ifadesiyle قال الله ve قال رسول الله dır. Bunun dışında kalan bütün
sözler ancak Kitap ve Sünnet’e uygunluk ve paralelliğiyle değer kazanabilir.
Bunlara uyan ve bunlara en yakın ölçüler içerisinde bulunan her söz ve davranış
makbul bunlara uymayanlar ise merduttur, reddolunmuştur.
Biz
Müslümanlar iş ve problemlerimizin hayırlı bir neticeyle sonuçlanmasını
istiyorsak Kuran ve Sünnet’e başvurmalıyız. Rabbimiz (c.c.) şöyle buyurur: “Ey
iman edenler! Allah’a itaat edin! Rasulune itaat edin! Ve sizden( mü’minlerden)
olan emir sahiplerine de.. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz o hususu
Allah’a ve rasulune arzedin. ( Yani o probleminizi Allah’ın kitabına ve Resulunun
sahih sünnetine başvurarak çözünüz.) Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanmışsanız
böyle yapmalısınız. İşte bu sonuç bakımından daha iyi ve daha güzeldir.”(Nisa,
59)
BEŞERİ
YASALARDA DURUM
Biz insanlar
hayatta birçok ölçüler edinmekteyiz. Bu
ölçüler karşımıza bazen beşeri yasalar, bazen gelenek görenek ve adetler, bazen
de büyüklerimizin görüşleri olarak çıkar. Bu gibi ölçüler ancak Kuran ve Sünnet
mihengine vurulduğunda doğru ya da yanlış oldukları bilinebilecek şeylerdir.
Çünkü bunlar ikinci dereceli ve birincil esasa bağlı kalması gereken ölçülerdir.
Bu tür beşeri yasalar Kuran’ın ve Sünnet’in esas olan ölçüleri önüne
geçirilemez. Bunları Kuran ve sünnet’in önüne geçirmek isteyenlere Allah (c.c.)
son derece şiddetli uyarılarda bulunmaktadır. Mesela şu ayetleri okuyup
üzerinde düşünelim:
“ Onlara “Allah’ın
indirdiği kitaba gelin ve Allah’ın Rasulu’nun hüküm ve yoluna, onun sünnetine
gelin denilince münafık olanların yan çizdiğini ve uzaklaştıklarını görürsün..
Halbuki biz gönderdiğimiz her bir elçiyi Allah’ın izniyle kendisine itaat
edilmesi için göndermişizdir.” (Nisa, 61,64)
“Onlara
Allah’ın indirdiğine uyun denilince “Biz sadece babalarımızı bulduğumuz yola
uyarız derler. Eğer babaları akıllarını kullanamamış ve doğruyu bulamamışlarsa
da mı onlara uyacaklar? Kafirlerin işte bu durumları bir çobanın bağırıp
çağırmasından başka hiçbir şey duyup anlamayan davarların haline benzer.
Sağırdırlar dilsizdirler kördürler akıllarını kullanmazlar.” (Bakara 170, 171)
İnsanların
Kuran ve sünnet dışında kendilerine ölçü olarak benimsedikleri bir diğer unsur
ise onları Allah’ın ve Rasulu’nun hükümleri üzere yönetmeyen bir takım
yöneticilerdir ki bunlara itaat etmek de yasaklanmıştır.
Kuran şöyle buyurur: “ Allah kafirleri
rahmetinden uzaklaştırmış ve onlara cehennem ateşini hazırlamıştır. Onlar orada
ebediyen kalırlar. Kendilerine sahip çıkacak ne bir dost yahut yardımcı
bulamazlar. O gün yüzleri ateşin içinde çevrilip dururken: “ Ne olaydı Allah’a itaat etseydik ve onun Rasulu’ne
uysaydık!” derler. Sonra şöyle derler: “Halbuki biz yöneticilerimize,
önderlerimize efendi ve büyük saydıklarımıza uyduk. Onlarda bizi yoldan
çıkardılar; Hak yoldan saptırdılar. Allah’a itaat ve kulluktan onun Rasulu’ne
uymaktan bizi alıkoydular; Ey rabbimiz! Şimdi onlara iki kat azap ver! Ve
onları rahmetinden iyice mahrum bırak! Derler.” (Ahzap, 66,67)
Bu ayetler ve bu bilgiler ışığında müminin
hayatındaki yol haritasını öğrenmiş buluyoruz. Müminin asıl kaynakları olan
Kuran ve Sünnet’in anayasa olması temennisiyle Allah’a emanet olunuz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder