27 Mart 2016 Pazar

KURAN VE SÜNNET’E UYMAK
İslam kelimesinin sözlük anlamı teslim olmak demektir. Allah’ın son din için isim olarak İslam kelimesini yani “teslim olmayı” seçmesindeki hikmet gayet açıktır. Çünkü İslam dininin ana konusu Allah’ın kullarının Allah’a teslim olması; İbadet ve itaatlerini yalnızca Allah’a sunması; hayatını ve ölümünü Allah’a adaması ve ondan başka hiçbir olguyu ya da varlığı Allah’ın düzeyinde ona denk ve benzer tutmamasıdır. O zaman İslam dininin yegane ölçüsü Allah’ın sözleri yani Kuranı kerim ayetleridir dememiz gayet yerinde bir hükümdür.
Bu dinde Allah’ın elçisi Hz. Muhammed’in yerini de doğru bilmek çok mühimdir. Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah’ın ayetlerini biz insanlara tebliği eden, Allah’ın ayetlerini hem sözleriyle hem de yaşantısıyla açıklayan son elçidir.
İslam dininde bu ikisinin yeri ve konumu tartışmasızdır. Allah’ın ayetlerini ifade etmek için Kuran veya Kitap; Rasulun sözleri ve davranışları için ise “Sünnet” kelimeleri kullanılmaktadır. Buna göre biz Müslümanların ana ve esas kaynakları “Kitap ve Sünnet”tir. “Allah (c.c.) şöyle buyurdu” ; “Rasulullah (s.a.v.) şöyle yaptı veya söyledi” ifadeleri dinde ana kaynağı oluşturur. Bir müslümanın hayatında en önemli belirleyiciler Arapça ifadesiyle  قال الله  ve  قال رسول الله sözleridir.
 Allah (c.c.) şöyle buyurur: “Hiçbir mümin erkek ve kadının Allah ve Rasulu bir konuda hüküm verdiklerinde başka hiçbir seçenekleri kalmaz. Herkim Allah ve Rasulune asi olursa gerçekten açık bir sapıklıkla yoldan çıkmış olur.”( Ahzap; 36)
Bu ayeti kerimeden “ Allah ve Rasulu bir konuda hüküm beyan ettiklerinde inanmış / teslim olmuş müminlerin Allah ve Rasulu’nun hükmünü uygulamak dışında hiçbir seçeneklerinin kalmayacağını tam bir şekilde öğreniyoruz.
Ayrıca bu ayet bize bir müminin hayatındaki gerçek ölçüleri açık ve net bir biçimde belirlemektedir. Ölçü Kuran ve Sünnet’tir. Ölçü  Arapça ifadesiyle  قال الله ve قال رسول الله dır. Bunun dışında kalan bütün sözler ancak Kitap ve Sünnet’e uygunluk ve paralelliğiyle değer kazanabilir. Bunlara uyan ve bunlara en yakın ölçüler içerisinde bulunan her söz ve davranış makbul bunlara uymayanlar ise merduttur, reddolunmuştur.
Biz Müslümanlar iş ve problemlerimizin hayırlı bir neticeyle sonuçlanmasını istiyorsak Kuran ve Sünnet’e başvurmalıyız. Rabbimiz (c.c.) şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin! Rasulune itaat edin! Ve sizden( mü’minlerden) olan emir sahiplerine de.. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz o hususu Allah’a ve rasulune arzedin. ( Yani o probleminizi Allah’ın kitabına ve Resulunun sahih sünnetine başvurarak çözünüz.) Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanmışsanız böyle yapmalısınız. İşte bu sonuç bakımından daha iyi ve daha güzeldir.”(Nisa, 59)
BEŞERİ YASALARDA DURUM
Biz insanlar hayatta birçok ölçüler edinmekteyiz.  Bu ölçüler karşımıza bazen beşeri yasalar, bazen gelenek görenek ve adetler, bazen de büyüklerimizin görüşleri olarak çıkar. Bu gibi ölçüler ancak Kuran ve Sünnet mihengine vurulduğunda doğru ya da yanlış oldukları bilinebilecek şeylerdir. Çünkü bunlar ikinci dereceli ve birincil esasa bağlı kalması gereken ölçülerdir. Bu tür beşeri yasalar Kuran’ın ve Sünnet’in esas olan ölçüleri önüne geçirilemez. Bunları Kuran ve sünnet’in önüne geçirmek isteyenlere Allah (c.c.) son derece şiddetli uyarılarda bulunmaktadır. Mesela şu ayetleri okuyup üzerinde düşünelim:
“ Onlara “Allah’ın indirdiği kitaba gelin ve Allah’ın Rasulu’nun hüküm ve yoluna, onun sünnetine gelin denilince münafık olanların yan çizdiğini ve uzaklaştıklarını görürsün.. Halbuki biz gönderdiğimiz her bir elçiyi Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesi için göndermişizdir.” (Nisa, 61,64)
“Onlara Allah’ın indirdiğine uyun denilince “Biz sadece babalarımızı bulduğumuz yola uyarız derler. Eğer babaları akıllarını kullanamamış ve doğruyu bulamamışlarsa da mı onlara uyacaklar? Kafirlerin işte bu durumları bir çobanın bağırıp çağırmasından başka hiçbir şey duyup anlamayan davarların haline benzer. Sağırdırlar dilsizdirler kördürler akıllarını kullanmazlar.” (Bakara 170, 171)
İnsanların Kuran ve sünnet dışında kendilerine ölçü olarak benimsedikleri bir diğer unsur ise onları Allah’ın ve Rasulu’nun hükümleri üzere yönetmeyen bir takım yöneticilerdir ki bunlara itaat etmek de yasaklanmıştır.
 Kuran şöyle buyurur: “ Allah kafirleri rahmetinden uzaklaştırmış ve onlara cehennem ateşini hazırlamıştır. Onlar orada ebediyen kalırlar. Kendilerine sahip çıkacak ne bir dost yahut yardımcı bulamazlar. O gün yüzleri ateşin içinde çevrilip dururken:  “ Ne olaydı Allah’a itaat etseydik ve onun Rasulu’ne uysaydık!” derler. Sonra şöyle derler: “Halbuki biz yöneticilerimize, önderlerimize efendi ve büyük saydıklarımıza uyduk. Onlarda bizi yoldan çıkardılar; Hak yoldan saptırdılar. Allah’a itaat ve kulluktan onun Rasulu’ne uymaktan bizi alıkoydular; Ey rabbimiz! Şimdi onlara iki kat azap ver! Ve onları rahmetinden iyice mahrum bırak! Derler.” (Ahzap, 66,67)
 Bu ayetler ve bu bilgiler ışığında müminin hayatındaki yol haritasını öğrenmiş buluyoruz. Müminin asıl kaynakları olan Kuran ve Sünnet’in anayasa olması temennisiyle Allah’a emanet olunuz..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder